Sevgili Kemal Aslan
Seni yakınen tanımam.. Sen de beni tanımazsın.. Ama seni Gaziantepspor'da forma giydiğin günden beri takip ederim.. Orada oynarken en beğendiğim isimlerin başında geliyordun.. Fenerbahçe'ye transferine de bu yüzden çok sevindim.. Sarı-Lacivertli forma altında ilk yılın çok iyiydi.. Bu formayı en az 10 yıl süreyle giymeye aday bir görüntün vardı.. Ama sonra sakatlık, falandı, filandı derken bugün oyuna son 3 dakikada giren ve yedeklikten bir türlü kurtulamayan bir Kemal olarak karşımıza çıktın.. Sevgili Kemal.. Ayağın, spor yapan her kişinin başına gelebileceği gibi gaddar bir kasap (!) tarafından bilerek kırılmış, bu yüzden aylarca sahalardan uzak kalmış olabilirsin.. Bu sakatlığın beraberinde getirdiği bir moral bozukluğu, kendine güvensizlik, toplara korkarak girme ve ruh halinde bir zayıflık da olabilir.. Hatta çok çalışmana rağmen Zico seni antrenmanda görüp, maçlarda görmeye de bilir.. Ama şunu sakın unutma.. Senin ismin Kemal.. Fenerbahçeli Kemal'sin sen.. Unutma Fenerbahçeli Kemal.. Bu takımın sana, senin bu formaya, taraftarın da senin gibi dürüst birine ihtiyacı var.. Futbolu yarın ''Falancasporlu Kemal'' olarak da bırakmak var. Fenerbahçeli Kemal olarak da.. Tercih senin.. Yarın çocuklarına videodaki maç görüntülerini izlettirirken ya da gazetelerde çıkan resimlerin ile röportajlarını gösterirken ''Fenerbahçeli Kemal'' olarak anılmanı isterim.. Burada iş tamamen sana düşüyor.. Bu Denizler'in, Canlar'ın, Edular'ın, Serkanlar'ın, Uğurlar'ın, Luganolar'ın hatta ve hatta Kerimler'in forma giydiği bir takımda sen oynayamıyorsan ne olur kabahati başkasında arama, aynanın karşısına geç ''Ben nerede hata yapıyorum?'' de.. Hadi göreyim seni aslanım. Soyadın gibi Aslan ol.. Geçir o formayı sırtına.. Ve bir daha da çıkarma, Çıkarttırma...