Menderes Anayasa'yı ihlâlden asıldı
Evvelki akşam Sözün Özü programında, gene Demokrat Parti'yi ve Menderes'i konuştuk. Halkın büyük ilgisi var. Bugüne kadar duymadıkları şeyleri öğreniyorlar. Bize gelen email mesajlarından anladığımıza göre, en fazla merak edilen konu, idamlarınsebebi. "Anayasa'yıihlâlettidiyeinsanlarasılırmı?" diye soruyorlar ve Anayasa'yı ihlâlin anlamını öğrenmek istiyorlar. O tarihte Türk Ceza Kanunu'nun 146. maddesi, "Anayasa'yıtebdil(değiştirme),tağyir(başkalaştırma)veilgaya(ortadankaldırmaya)vebukanunileteşekkületmişolanBüyükMilletMeclisi'niıskata(düşürmeye)veyavazifesiniyapmaktanmen'ecebrenteşebbüsedenleridamcezasınamahkûmolur" hükmünü ihtiva ediyordu. Anlaşılacağı üzere, bu madde, daha ziyade darbe yapmaya teşebbüs eden askerleri hedef alıyordu. Nitekim, İnönü'nün başbakanlığı sırasında, darbe yapmaya yeltenen (22 Şubat 1962 21 Mayıs 1963), ama başarısız kalan Talat Aydemir ve Fethi Gürcan bu maddeden yargılanarak asıl dılar (4 Temmuz 1964). (Darbe tahakkuk edince, darbecilerin yargılanıp cezalandırılmaları mümkün olamıyor. Çünkü, bütün hukuk sistemi askıya alı nı yor. Daha sonra da, kimse, onları yargılamaya cesaret edemiyor.) Bütün Demokrat Partili milletvekilleri hakkında, 146'ncı maddeden tabiki idam cezası verilemezdi. Bu yüzden, bazı üniversite öğretim üyelerinin telkinleriyle, 146. maddeye 3'üncü fıkra eklendi ve "Yukarıdakisuçaiştirakedenlerede,5seneden15seneyekadarağırhapiscezasıhükmolunur" denildi. Bu suretle, Anayasa'ya göre, milletvekilleri, kullandıkları oylardan ve beyanlarından dolayı "yasamasorumsuzluğu" kapsamında bulunmalarına rağmen, bazı antidemokratik kanunlar lehine rey kullandıkları gerekçesiyle, 146/3 kapsamında, 5 seneden 15 seneye kadar ağır hapis cezası aldılar. Demokrat Parti döneminde, demokrasiye aykırı bazı uygulamalar görüldü. "VatanCephesi" adı altında her gün birçok kişinin Demokrat Parti'ye kaydolduğu haberleri devletin radyosundan verildi. Bazı gazeteciler hapse atıldı. Bazı öğretim üyeleri bakanlık emrine alındı; çünkü o tarihte üniversite özerk değildi. Hatta gerginleşen ortamda CHP Genel Başkanı (eski Milli Şef) İsmet İnönü'nün, Uşak'ta kafasına taş atıldı (Ecevit'in de kafasına, son başbakanlığı döne minde yazar kasa atılmadı mı?); Uşak dönüşünde, Topkapı'da, İnönü'ye hücum edenler oldu. Bunlar, münferit olaylardı ama, Demokrat Parti'ye mal edildi. HHH Bugün hiç kimse Yassıada Mahkemesi'nin hukukve adalete uygun bir karar verdiğini savunmuyor. Çünkü, 146. madde uygulanmış ama, suçun oluşması için şart koşulan "cebir" unsuru makul bir şekilde izah edilmemiş, Menderes'in seçim listelerinde yer alacak milletvekillerine müdahale etmesi, bazı teşkilâtları feshetmesi dahi, Anayasa'yı ihlâlin "cebir" unsuru olarak gösterilmiştir. Başbakanın, milletvekillerine belirli istikamette oy kullanmaları için "manevi" baskı yapması da, "cebir" gibi telâkki edilmiş, buna mukabil, milletvekillerinin Anayasa'yı ihlâl suçu kapsamında sayılmaları için aranan "cebir" şartının nasıl gerçekleştiği hususu hiçbir şekilde kararda yer almamıştır. Kısacası Yassıada Mahkemesi, minareyi çalan hırsızın kılıf arama çabasından ibarettir.