Tatlı su demokratları ORTADA bir gerçek varsa o da Türk futbolunu kimsenin düşünmediği gerçeğidir. Herkes kendi menfaatleri peşinde koşuyor. Dün, ak dediklerine bugün karar diyenleri ibretle izliyoruz. Kulüpler olsun, futbolcular olsun, teknik direktörler (Özellikleişsizleri) olsun, medyamızın bir bölümü olsun, şu anda hangi tarafa doğru eğileceklerini düşünmekteler. Şu anda ibre ortada durduğu için bizim hacıyatmazlar da çizginin tam üzerindeler. Ağırlık Ulusoy' dan yana doğru olursa arkadaşlar anında o yöne dtoğru eğilecekler, elbetteki öteki durumda ivme tersine doğru yol alacak. (Bu eğilme işlemini boyun eğme olarak algılarsanız sevinirim). Bu kadar çarpık ilişkilerin içinde doğru düşünen, çizgisinden asla taviz vermeden mücadeleye aynen devam eden Fenerbahçe'yi her halde ayrı bir kefeye koymak gerekir. Zaten karşısında olanların bile arka arkaya kutlama mesajları gönderdiği bu kulübe karşı fazla bir laf söylemeye de gerek yok. Bütün bunları aylardır dile getirenlerin başını çekmekteyim. Neyse haklı olduğumuz ortaya çıktı ya, bu da bize yeter de artar bile. Trabzon'da yapılan Gürcistan maçını hatırlayın. Hani Ulusoy posterlerinin asılıp da "Bıçakçıistifa" seslerinin yükseldiği o maçı.. Hani Fenerbahçeli futbolcuların, daha sahaya çıkarken küfür edilip yuhalandığı o maçı... Hani rakibimiz olan Şota ve Arçil' in tribünlerde bağırlara basıldığı o maçı... Ve hani DünyaKupası Grup elemelerinde galibiyetle başlamamız gereken ama 11 berabere kaldığımız o maç.. "Arkadaşlar" dedik, kaptan ÜmitÖzat'ın, "Abiyediğimizküfürlerdentaçatamıyorduk" sözlerinin kaale bile alınmayıp bu şartlar altında berabere bitmesi bile başarı olan bu maç için yapılan eleştiriler kimeydi ve neye göreydi? Medyamız yukarıdaki gerçekleri göz ardı ediyor ve Bıçakçı' nın gitmesi için ilk hedef olan ErsunYanal'a saldırıyordu. Bu iş açıkça planlı ve programlıydı. Buna uyanmamak için saf olmak gerekir. Ben de saf olmadığım için işte o dönemde HalukUlusoy'a, "Hayır" demeğe karar verdim ve bu kararlılığımı da halen sürdürmekteyim. Şimdi işi demotraklıkla bağdaştırmaya çalışanlar var. İyi de ben şu anda ne demoktarı, ne de ortada bir demokrat göremiyorum. Gördüğüm sadece, özerklikle padişahlığı birbirine karıştıranların kurumlarına kendi istediklerini yaptırabilme çabası içinde olanlardır. Bunun adı da demokrasi değil olsa olsa holigarşi olur. Bugünün demokratları aynı Menderes asıldıktan 20 yıl, KenanEvren gittikten 15 yıl sonra ortaya çıkıp, "Askeridarbelerehayır" diyenlerin demoktratlıkları gibi. Yani tatlı su demokratları. Allah yollarını açık etsin.