Rüyalar gerçek olsa
Rüya Bilmecesi, son zamanlarda seyrettiğim en absürd film. Filmin başlarında "Bu deli saçması da ne?" diyebilirsiniz ama daha sonra da eğlenerek seyredeceğinize garanti verebilirim. Günlük hayatın monotonluğunu rüyalara kaçarak kırmaya çalışan bir gencin öyküsünü anlatan "Rüya Bilmecesi" Fransız sinemasının usta oyuncularıyla, yıldızı gittikçe parlayan Meksikalı oyuncu Gael Garcia Bernal'ı bir araya getiriyor.
Rüyamıgerçekmi? Stephane babası ölünce Meksika'dan Fransa'ya annesinin yanına taşınır. Stephane aslında yaratıcı ve ilginç bir kişidir. Kendisini zaman zaman "Stephane TV"nin karizmatik sunucusu olarak hayal eder. Kartondan yapılmış kameraların karşısında çeşitli yorumlar yapar. Stephane gerçek yaşamında ise son derece sıkıcı bir işte çalışır. Birlikte çalıştığı kişiler ise son derece tuhaftır. Kısa sürede seks takıntısı olan Guy ile samimi olur. Konuşmaları çoğu zaman saçma sapan olsa da arada bir filozofça laflar da ederler. Stephane karşı dairesine taşınan Stephanie'ye aşık olması ile hayatı ve hayalleri daha da birbirine karışır. "Rüya Bilmecesi" ni tek bir kategoriye sokmak çok zor. Çünkü film bir taraftan müthiş bir komedi filmi. Diğer taraftan inanılmaz romantik, bir nevi karşılıksız aşk hikayesi. E tabi sürrealist bölümleri de unutmamak gerekir. 'Rüya Bilmecesi' sözden çok görüntülerin ön planda olduğu bir görsel şenlik. Filmin odak noktasında rüyalar var ve bu bölümlerde fazlasıyla görselliğe müsait. Filmin geneline baktığınızda adeta büyümeyi reddeden bir çocuğun bakış açısıyla çekildiği izlenimini kolayca edinebilirsiniz. Bu atmosferdeki en büyük başarı kuşkusuz yönetmen Michel Gondry'e ait. Adeta bir mite dönüşen 'Sil Baştan' filmi ile herkesin hayranlığını kazanan Gondry, bu filmi ile de sinemadaki iddiasını bir kez daha ortaya koyuyor. Gondry rüyaların naif ve çocuksu havasını yakalayabilmek için günümüzdeki dijital efektlere başvurmamış. Tam tersine elle yapılmış birçok maket kullanmış. Hatta uçma sahnelerinde bile blue box tekniği yerine farklı bir yöntem uygulamış. Bu sahnelerin daha düşsel olabilmesi için Bernal'i su tankında yüzdürmüş. Sonuç son derece başarılı. Bayıldığım sahnelerden bir tanesi de mukavvadan yapılmış olan otomobil ile Stephane'nın polisten kaçmaya çalıştığı sahne. Gerçekten çok yaratıcı. Filmin bir başka özelliği de aynı anda birden fazla dilin konuşuluyor olması. Bir diyalog Fransızca başlayıp İngilizce veya İspanyolca devam edebiliyor. Yaşasın çok kültürlü bir dünya! Seyirciyi en çok rahatsız edecek sahneler ise sekanslar arasındaki geçişler. Yani kahramanımız Stephane gerçek ve rüyalar arasında o kadar sık gelip gitmeye başlıyor ki, hangisi gerçek hangisi rüya bir süre sonra birbirinin içine giriyor. Aslında en iyisi buraya takılmamak, filmin keyfini çıkarmak. Film görselliğinin yanı sıra oyuncu kadrosu ile de dikkat çekiyor. Meksikalı oyuncu Gael Garcia Bernal ve Charlotte Gainsbourg başrolleri paylaşıyor. Bernal'i tüm dünyaya İnnaruti'nin 'Paramparça Aşklar ve Köpekler' filmi tanıtmıştı. Ardından 'Che'yi canlandırdığı 'Motosiklet Günlüğü' filmi ile oyunculuğunu bir kez daha gösterme imkanı buldu. Almadovar'ın 'Kötü Eğitim' filmi ile de kariyerinin zirvesine ulaştı. En son 'Babil'de diğerlerine nispeten daha küçük bir rolde izlediğimiz Bernal 'Rüya Bilmecesi' ile başarı çıtasını biraz daha yükseltiyor. Benim için filmdeki en güzel sürpriz ise MiouMiou'yu yıllar sonra yeniden izlemekti. 'Germinal' filmindeki oyununu hala unutamadığım Miou'nun rolü keşke biraz daha uzun olabilseydi.