Sosyal Güvenlik Yasası'nın iptali ekonomik krizi tetikler TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Sosyal Güvenlik Yasası'nda eksiklik olduğunu Çalışma Bakanı'nın da dile getirdiğini belirterek, "Yasanın Anayasa Mahkemesi'nce iptali büyük zarar verir" dedi
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Anayasa Mahkemesi'nde görüşülen Sosyal Güvenlik Yasası'nın iptal edilmesinin ekonomik krizi tetikleyebileceğini ifade etti. "Zaten borçlu bir ülkeyiz" diye konuşan TOBB Başkanı, yasanın iptalinin risk primini artıracağı uyarısında bulundu. Çalışan emekliler gibi konulardaki eksikliklerin giderileceğini Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu'nun da dile getirdiğini belirten Hisarcıklıoğlu, "Yasanın iptali büyük zarar verir" dedi. TOBB Başkanı Avrupa Birliği'nden (AB), piyasalardaki durgunluğa kadar birçok konuyu TAKVİM'e değerlendirdi:
*Son 3 senede sosyal güvenlik sistemindeki açıklara harcanan para 30 milyar dolar. Sadece 2005'te bu rakam 17 milyar dolar civarında. Bu konudaki reformda geç de olsa adım atıldı. Bu adım yerli yabancı tüm piyasa oyuncuları için göstergeydi. Ayrıca bugünden yarına sistemde kökten değişiklik öngörülmüyor. Kademeli geçiş var. Eksiklikleri de tamamlamıyor, yanlışlar düzeltiliyor. Açılan dava nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nde görüşülüyor. İptalinin etkisi büyük olur.
*AB'nin Türkiye ile ilgili aldığı kararlar büyük haksızlık. Askıya almanın kabul edilmesi mümkün değil. Kendileri imza attıkları protokollerdeki sözleri unutup bizden limanları açmamızı istiyorlar. Bir de çifte standart konusu var. AB ile Türkiye'nin ticareti iki katına çıkıyor ama Türk TIR'larına verilen kota sadece yüzde 30 artırılıyor. Bize tarife dışı engel çıkarılıyor.
*Türkiye'nin limanlar ile ilgili attığı adım yeni bir açılım getiriyordu. Ancak bunu kesinlikle geriye doğru atılmış bir adım olarak görmüyoruz. AB'de sonuca değil sürece odaklanmamız lazım. Sonuçta, bu işin özünde AB ülkelerindeki işadamlarının haklarının Türk işadamlarına da sağlanması var. Biz niye daha az hakka razı olalım? Ayrıca sürecin canlı kalmasının yabancı sermayeye olumlu etkisini de unutmayalım. Artan güvenle sıcak para yerine doğrudan yabancı sermaye girişlerini görmeye başlıyoruz. Bu nedenle yapılan haksızlığa rağmen AB sürecinin devamı olumlu.
*Dünyada dev şirketler var artık. Ciroları koca koca devletlerin milli gelirlerini geçiyor. Türk şirketleri de global oyuncu olmayı hedeflemeli. Milli gelir açısından dünyada 16. sıradayız ancak en büyük 100 şirket arasında tek Türk şirketi yok.
*Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu işsizlik ve milli gelir seviyesinin düşüklüğü. İşsizliği çözmek için sürdürülebilir büyüme sağlanmalı. Her yıl yüzde 7 büyüsek ancak 2019'da AB ortalamasının yarısına ulaşıyoruz. Ortalama büyüme yüzde 4-4.5 olursa tarih 2033'e kadar sarkıyor. Ayrıca büyümenin yavaşlaması işsizliği de körüklüyor. Çünkü her yıl en az 700 bin kişi istihdam sayısına ekleniyor. 2.5 milyon kişi de mevcut işsiz var. Bunlara giderek küçülen tarım nüfusunu da eklerseniz tablo ortaya çıkıyor. Büyüme bu kadar gerekliyken cari açığı düşürmek için büyümenin yavaşlatılması el bombasının ele verilmesi gibi bir şey.
*İç piyasada sıkıntı var. İhracat yapmayan şirketlerin tamamı sıkıntılı günler geçiriyor. 10 ayda protestolu senet sayısındaki artış yüzde 45. Ödemesini yapamayan esnaf ve tüccar krediye yöneliyor. Tüm bunlar piyasadaki sıkıntıyı gösteriyor.