Bunu yapmayın
Gazeteler birbiriyle münakaşa eder. Bunun çoğu zaman mantıklı sebepleri ve açıklamaları vardır. Yazarlar da bu kavgalara iştirak edebilirler. Bunun da açıklaması vardır. Okuyucu kitlesi bu mücadeleleri izleyerek, nelerin olup bittiğini daha iyi anlama fırsatını elde eder.
***
Sırf kişisel hırsları, kaprisleri, egoları veya bunlara müstenit sebeplerle birbirlerine saldıran yazı adamları, yukarıdaki tespitlerden müstesnadır. Medya dünyası, böylesi tavır ve davranış içinde olanları zaten bilir. Ama bilmezden gelir uzun bir süre... Geçelim. Bir de, sırf bazı eleştirilerde bulunmak suretiyle, suret-i haktan görünmeye çalışan gençler var ki, onları uyarmak boynumuzun borcu. Medyada desteklenmesi gereken gençleri iyi seçemeyen duayenlerin bunda günahı da az değildir ya orası ayrı.
***
Hürriyet'in Kelebek ilavesinde yazan Cengiz Semercioğlu'nun perşembe günkü köşesinde, rakip gazetede çıkan bir ismin üzerine mal bulmuş mağribi gibi atlayarak ne yapmaya çalıştığını anlamakta doğrusu güçlük çektim. Herhalde adı geçsin de okunsun niyetiyle konuyu Hıncal Uluç'a bağlayan Semercioğlu, sayfada adı geçen Fenasi Bey'e (Bizler bu ismi yakından biliriz) işaret ederek: Gazeteyi sık sık terk etme Hıncal Abi, diyor, editörler senin yokluğunda iyice işleri seriyorlar... Bu genç adam, rakip gazeteye vurmak için, meslektaşlarına vuruyor! Hıncal Uluç'a gönderme yaparak arkasına saklanmayı da ihmal etmiyor.
***
İki tavsiye: 1- Aynı günkü Hürriyet'in 20. sayfasındaki, Rusya'da denize girmek için gizli servisten izin alınacak, başlıklı haberin son cümlesinin nasıl bittiğine baksın... 2- Bu tür ucuz suçlamalarla rakiplere ve meslektaşlara saldırmaya tenezzül edilmemeli. Başka daha ağır konular yok muydu Cengiz?