Şizofreni
Şizofreni günümüz psikiyatrisinin en yoğun biçimiyle üzerinde çalıştığı hastalıktır. Yaklaşık her 100 kişiden birinde rastlanılan bu rahatsızlık, sıklıkla 25 yaşlarına kadar ortaya çıkar. Bazen sinsice ilerler. Tanı geciktikçe tedavi başlayamamakta, hastaya uzun vadeli zararları daha yoğun olmaktadır. Yapılan araştırmalar ile genetik ve organik kökeni olduğu bilinen şizofrenin ilk ve en acı verici belirtisi bunaltıdır. İçi sıkılan, kaygılar, evhamlar yaşayan kişi içine kapanır, garip, gerçekle bağdaşmayan düşünceler geliştirir, hareketleri, konuşması, algılaması tuhaftır. Asla zeka ile ilgili problemi yoktur. Davranışlarında, düşünce biçiminde tuhaflıklar başlar, farklı yorumlar yapar, kulağına gelen gaipten sesler, ikna ile değiştirilemeyen düşünceler, farklı yargı ve muhakeme kusurları vardır. FBI tarafından takip ediliyordur, diğer insanlardan farklı güçlere sahiptir, herkes onun hakkında konuşuyor, televizyondan kendisine mesajlar gönderiliyordur. Tuhaf şeyler biriktirebilir. Kişisel temiziğine dikkat etmez. Zaman zaman öfkelidir, odasına kapanır. Eğitim ya da iş hayatı olumsuz etkilenir. Yakınları nasıl konuşacaklarını ya da yaklaşacaklarını bilemez. Dini ya da metafizik konular ile uğraşısı artmıştır, garip şifreler, buluşlar veya kehanetlerden söz eder. Bazen bunları o denli savunur ki çevresindekileri bile inandırabilir. Aydan yönetildiğine, önemli insanların kendine aşık olduklarına, tek bir parmak şıklatmakla tsunamilere neden olabileceklerine dair inançları vardır. Cumhurbaşkanı ya da başbakan olduklarını söylerler. Büyü ve cinlerle uğraşabilirler. Hastalık, eğer tedavi başlatılmaz ise hızlı bir şekilde ilerler. Bazen bu belirtilerin hiç biri görülmez. Sadece içe kapanma, sosyal izolasyon, insanlar ile iletişimin kesilmesi, üretememe, duygusal açıdan küntlük vardır. Sinsi ilerleyen bu tip rahatsızlıklar aileninde hastalığı anlayamamasına neden olur. Eğer aile, hastasının açıklarını devamlı kapatıyor ise hastalık hiç anlaşılamayabilir. Burada en büyük sorumluluk ailededir. Hiçbir şizofren, hasta olduğunu düşünmez, rahatsızlığın tabiatında inkar vardır, hasta çevresini de kendisine inandırmaya çalışır. Hatta bu bazen öyle boyutlardadır ki bu hastaları bazen bir tarikat lideri ya da önder olarak görebiliriz. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Ülkemizde 700 bin şizofren hasta olduğu tahmin edilmektedir. Günümüzde şizofrenik bozukluklar tedavi edilebilen hastalıklardan biridir. Geliştirilen yeni ilaçlar ile hasta topluma kazandırılabilir, üretebilir hatta kendi hayatını idame ettirebilir hale getirilir.