Prof. Dr. Yayla
İzmir'deki bir panelde Kemalizm'i eleştiren Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla, ertesi gün çalıştığı üniversiteden derdest edildi. Konu matrak geçilmeyecek kadar ciddi ama ben yine de şöyle söylemekten kendimi alamıyorum. Prof. Yayla, Kemalizm'i eleştirince kendisine kibarca "Yaylan" dediler. Bu şaşırtıcı mı? Hayır.
***
Bir öğretim üyesinin akademik çerçevede ortaya koyduğu fikirleri, adı ne olursa olsun bir izm ile hesaplaşmasını ben asla yadırgamam. Onun fikirlerine katılmıyorsam da kendi düşüncelerimi söylerim. Örneğin Türkiye'nin Kemalizm ile dansını ele aldığım zaman, daha çok şöyle düşünmeye daha yakın dururum.
***
1- Kemalizm'i Türkiye'yi yönetenlerin nasıl algıladığı ile, Türk milletinin Mustafa Kemal'i nasıl algıladığı arasında ciddi bir fark vardır.
2- Kemalizm, Mustafa Kemal demek değildir. Nitekim bu izm, Atatürk'ten sonra ortaya konulmuş ve güçlendirilmiştir.
3- 1923-45 arasında (Atatürk ve İnönü dönemleri) yapılanlar, Osmanlı ile mukayese edildiğinde ilerici işlerdir, Avrupa'nın 400 yılda katettiği süreç ve ilerleme ile mukayese edildiğinde yeteri kadar ilerici değildir.
***
Şimdi gelelim çok daha taktiksel bir noktaya: Bir öğretim üyesinin çok daha iyi bileceği gibi, hukukta bir öz vardır bir de şekil. Zaman zaman öz, zaman zaman şekil önem kazanır. Bilimsel alanda da, varılan bilimsel bilgi özü, o bilgiye varılmak için kullanılan deneyler bütünü şekli ifade eder. Prof. Yayla'nın ideolojik davrandığını söyleyip hiddetlenebilirsiniz. Siz ideolojik düşünürken iyi de hoca düşünürse mi yasak? Ben isterdim ki, Prof. Yayla, düşüncelerini ortaya koyarken, bu topraklarda başına nelerin gelebileceğini hesaba katsaydı. Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar, derler... Buralarda zor doğar biraz!