İş alemi
Geçen gün gazeteye ziyaretime gelen bir dostla oradan buradan sohbet ediyorduk. Hem iş dünyası hem gazete dünyasının yakından tanıdığı Ergüder Tırnova idi ziyaretime gelen dost. İş dünyasında ne var ne yok ağabey, diye soracak oldum. Bir örnekle anlatayım İlker'ciğim, dedi.
***
"Geçenlerde Kayseri'den Adana'ya otobüsle gidiyordum. Bütün otobüs Kayserili işadamları ile doluydu. Kayseri'yi biliyorsun, Anadolu'nun en çalışkan şehirlerinden biridir. Ben gazete okumaktaydım ki, arkamda oturan işadamlarından biri diğerine anlatmaya başladı. Adana'dan yıllardır iş yaptığı bir firmadan 10 kamyon mobilya siparişi almış. Tam bütün ürünleri hazırlayıp yüklemek üzereyken bir telefon gelmiş siparişçi firmadan. Abi, demişler... Biz 10 kamyon istedik ama sonradan düşündük, 4 kamyon yetecek, öyle yapalım. Neyse dedik, gönderdik 4 kamyonu. Firmadan 2 ay sonraya 4 çek geldi. Nedir bu, diye sorduk. Abi zor durumdayız. İdare edin, dediler. Zamanı geldi çekleri bankaya gönderdik, karşılıkları yoktu. Telefon ettik, 2 ay sonraya attılar. 4 kamyon malın parasını aylar sonra zor bela tahsil edebildik. Bunlar konuşulduktan sonra otobüsteki bütün işadamları kendilerinin de artık hep bu şekilde çalışmak zorunda kaldıklarını anlattılar."
***
Ergüder Ağabey, lafını şöyle bağladı: - İlkerciğim, eğer Kayseri'de vaziyet böyleyse, Türkiye yanmış demektir.
***
Bu hikâyeyi, okuyucunun moralini bozmak için değil niçin anlattığımı söyleyim: Eğer büyük gazetelerin ekonomi sayfalarına bakarsanız, iş dünyasının şıkır şıkır göbek attığını sanırsınız. Sakın öyle sanmayın.