Liseli talebeler
Bu yazıyı yazmak zorunda değildim. Ama yazmak ihtiyacı duydum nedense. Bugün evin içinden bahsedeceğim size. İlk ve son kez. Çünkü bu yaşananlar sizin kavganız değil. Bu kavga bizim evin kavgası. Bu evde 'bazı gazeteciler!' yaşıyor. Bu adamların en büyük sorunlarının ne olduğunu biliyor musunuz? Nerden bileceksiniz siz. Halk değil misiniz!? Üstelik onların gözünde cahilsiniz! Ama kendileri adam gibi adamlar! Onlar çoktan Nirvana'ya ulaşmışlar bile. Her taraflarından maşallah kültür fışkırıyor! O nedenle de her gün köşelerinde yazdıkları yazıları sizler anlamıyorsunuz. Onlar bu ülkenin en önemli adamları. Gören de sanacak ki her gün 70 milyon insan onları okuyor! Her gün köşelerinde 'bekara karı boşuyorlar.' Bu adamlarda akıl gırla. Spordan, ekonomiden, politikadan, kadınlardan hep bu 'bazı gazeteciler!' anlıyor. Gerisi ise yalan yanlış anlıyor. Bu bazı gazeteciler artık uzayda yaşadıkları için sıkıldılar! Başladılar birbirlerini yazmaya. Liseli talebeler gibi kapışmaya. O gün biri, diğerini köşesinde yazdı. Sonra bekledi koyulmaya. Ertesi gün ise diğeri, onu yazdı. O da bekledi koyulmaya. Sonra oturup birbirlerini yazdılar. Ve bu yazılar sonra internette dolaşmaya başladı. "Görüyor musun?" dediler birbirlerine. "En çok okunan yazar benim." Ama esas okuyanları görmezden gelerek. Yani sizleri... Peki onların birbirleri hakkında yazdıkları sizi çok mu ilgilendiriyor? Hayır. Çünkü sizi ilgilendirmiyor onların kişisel polemikleri! Siz düşmüşsünüz ekmeğinizin derdine. Onlar gibi Nişantaşı'nda oturup sabahtan akşama kadar kahve içmiyorsunuz. Çünkü akşam eve ekmek götüreceksiniz. Aybaşı kirayı ödeyeceksiniz. Kış mevsimi geldi. Çocuğun ayağında ayakkabı da yok. Şimdi olmayan parayla nasıl alacağınızı düşünüyorsunuz. Ama bu bazı gazetecilerin derdi başka. Onlar çıtır kızların göbeğinde şaraplarını yudumluyorlar. E malum, havalar da soğudu artık. İnanın bu yazıyı yazmak bile istemiyordum. Ne zaman bazı gazeteciler köşelerinden birbirlerini yemeye başlasa, hemen arkadaşlarım yanıma geliyor. "Sen bu tartışmalara katılmayacak mısın?" diye soruyor. Yeni moda bu olsa gerek. Çıkan polemiklerden sen de geri kalma ki, önemli gazeteci sansınlar. Allah'tan Takvim Gazetesi'nde hiçbir yazar arkadaşım bu oyuna gelmedi. Umarım bundan sonra da gelmezler. Gazetecilik benim bildiğim halk için yapılır. Gazetecinin kendisi haber olmaz halka. Hem de eften püften sebeplerle. Bu gazeteci maskesi takmış palyaçolara prim vermeyin sakın. İnanın benim evimin önünde eski bir kamyonum olsa, onların eline kamyonumu teslim edip, şoförlük bile yaptırmazdım. Çünkü ilk virajda devirirler vallahi koca arabayı. Ama gel gör ki, tesadüfler geçmişte onlardan yana olmuş. Hiçbir iş yapamadıkları için gazeteci olmuşlar. Bunun bedelini de size ödetiyorlar.