Cep mesajı
Günümüzde artık her şey bir tuşa dokunuşla başlıyor. Bir tuşa dokunuşla bitiyor. Böyle olunca da, yaşanan aşkların ne anlamı kalıyor? Kalmıyor. Halbuki eskiden böyle miydi? Kız; güllü, basmalı eteğiyle salına salına çeşmenin başına giderdi. Erkek de, o anda ne hikmetse oradan tesadüfen geçerdi. Güya çaktırmadan birbirlerini süzerlerdi. Bu duruma çeşme başında bekleşen diğer kızlar ise kıs kıs gülerlerdi. Erkek gerçi biraz maymun olurdu. Ama olsun. Aşkı için maymun olmak güzel bir şeydi. Sonra bir türkü çığırırdı erkek: "Çeşmeye gel ki görem, eğilip bir gül verem. O güzel yanağından, bir kerecik olsa da öpem!" (Bu kısmı galiba ben uydurdum) Bu yaşananlar gerçekten saf aşktı. Gerçek aşktı. Aşkı için kara sevdaya bile tutulanlar vardı. Yeni yetmeler bilmez. Kara sevda, ay tutulması gibi bir şeydi. Gözlerin hiçbir şeyi görmez olurdu. Aklın, sevdiğin dilberin kulu kölesi olurdu. Ama yeni yetme gençler nereden bilsin bütün bunları! Onlar çeşme başı aşıkları değiller. Onlar cep telefonu aşıkları. Onların sadece 'dıt-dıt' gelen mesajları var. Aşklarını o mesajlarda yaşıyorlar. Aşklarını o mesajlarla bitiyorlar. Arada bir, bir araya gelme durumları olmuyor değil. Oluyor; ama birbirlerini garipsiyorlar. Birbirlerinin yanlarında rahat değiller. Adeta iki yabancı gibiler. "E, nasılsın?" diyorlar birbirlerine. Ama bir türlü sohbet sohbeti açmıyor. "Daha daha nasılsın?" diyorlar. Çünkü konuşacak bir tek sözleri yok. Ama bir sürü mesajlar var. Bu sefer bakıyorlar olmuyor, başlıyorlar anladıkları dilden konuşmaya. Hemen cep telefonlarına bir silah gibi sarılıyorlar. Karşılıklı mesaj atmaya başlıyorlar. O anda ortamda bir ses yankılanıyor. Dıt, dıt İşte anlaştıkları ortak dil bul. Dıt, dıt "Seni seviyorum aşkım" diye mesaj atıyor kız. "Bende seni seviyorum" diyor erkek. Sonra yine dıt, dıt... "İyi ki, hayatımda varsın. Yoksa ben sensiz ne yapardım?" diyor kız. Erkek hafifçe gülümsüyor ve hemen mesaja, mesajla cevap verir. "Sen de. Sana aldığım telefonu beğendin mi?" "Hiç beğenmez olur muyum!" diyor kız. Bir süre sonra mekanı, mutlu mesut bir şekilde terk ediyorlar. Aşklarını böyle yaşarlar işte yeni yetme aşıklar. Kara kutulu aşklar almıştır kara sevdalı aşkların yerini. Karası yerinde duruyor; ama sevdası değişmiştir artık. Böyle aşkların bir de ayrılıkları vardır. Kız bir gün erkeğe mesaj atar. Dıt, dıt... Erkek o anda cevap veremez mesaja. Kız o anda deliye döner. Hemen telefona sarılır. "Nerdeeeesin? Yoksa başka biriyle mi mesajlaşıyorsun!?" Erkek saatler sonra mesaj atar. Dıt, dıt... "Sana ne!" der. Kız, "Sana neymiş göstereceğim. Bu ilişki artık burada bitmiştir" der. Erkekte, "Biterse bitsin. Sana aldığım cep telefonunu geri ver." "Al telefonunu başına çal" der kızgınlıkla kız. Ve kara kutunun mucize ilişkisi böylelikle sona ermiş olur. Arkada bıraktığı o iğrenç sesle. Dıt, dıt...