Reel dengeler bozuluyor
Yeni bir haftaya giriyoruz. Ekonomi nereye gidiyor? Piyasalar bu konuda neler söylüyor? CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ın söylediği gibi ekonomik bir krize yeniden gebe miyiz? Krizler hiç hissettirmeden mi gelir? Yoksa bağıra bağıra mı gelir? Bu hafta (dün) yayınlanan Para dergisindeki 'Bir Ülke Bir Hikaye' isimli köşemde geçen hafta başladığım yazı dizisini sürdürüyorum. Goldstein, Kaminsky ve Reinhart isimli dünyaca ünlü ekonomist yazarların yayınlamış olduğu 'Finansal Kırılganlığı Değerlendirmek, Gelişmekte Olan Ülkeler için Erken Uyarı Sistemi' isimli kitabın çok önemli sonuçlarını bu yazıda aktarıyorum. Yazarlar 9- 10 ay öncesinden kriz sinyallerinin alınabileceğini söylemişler ve bunu da çeşitli ülkelere uygulamışlar. Bu sinyallerin neler olduğunun bir kısmını bu hafta yazdım. Gelecek hafta ise diğerlerini aktaracağım ve bu yazarların bakış açısıyla Türkiye'nin verilerini incelemeye alacağız.
Cari açık riski 26 ülke ve 76 kriz baz alınarak yapılmış bu çalışmada, aylık bazda 15 adet göstergeye ve 8 adet de yıllık bazdaki göstergelere bakılıyor ve bunların hangilerinin kriz öncelerinde net bir şekilde ortaya çıktığı belirleniyor. En güçlü sinyal veren, birinci sıradaki gösterge ise 'reel kur endeksi' olarak karşımıza çıkıyor. Yani yerel para eğer yabancı paraya karşı aşırı derecede değerlenirse önemli bir kırmızı sinyal olarak değerlendiriliyor. Ülkemiz bugünlere kadar çok krizle karşı karşıya kaldı. Bunların hepsi dış ödemeler dengesinden kaynaklandı. Bizler yüzde 8'i geçen cari açığı ve aşırı derecede değer kazanan YTL'yi görüp uyarılar yapınca 'kriz tellallığı' yaptığımız için suçlanıyoruz. Ülkede kriz çıkartmak istediğimiz söyleniyor. Fakat göz göre, yanlış giden bir araba var ve bu arabanın sürücülerini uyarmak da görevimizdir. Bu ülke asla bir daha kriz yaşamamalıdır. Bunun için alınması gereken önlemler vardır. Cari açığın artış ivmesi hızlanmıştır.
Kayıt dışı artıyor Kriz geçirmiş birçok ülkedeki semptomların aynısı benzer şekilde ortaya çıkıyor. Üretim artarken işsizliğin ve kayıtdışılığın artması, bunun en önemli sinyalleridir. Reel sektöre 'daha verimli olun' çağrısı yapılıyor. Elbette ki reel sektörümüz daha verimli olmak zorunda. Hayatta kalabilmek ve rekabetini sürdürebilmek için maliyetlerini aşağı çekmek zorunda. Fakat bir noktaya kadar maliyetlerinizi aşağı çekebiliyorsunuz. Bu noktadan sonra eğer 10 işçi çalıştırıyorsanız maliyetlerinizi daha da azaltmak için, 5 tanesini kayıt dışına itmek zorunda kalıyorsunuz. Ayrıca faturalı işlemlerin toplam hacminiz içindeki payını azaltıyorsunuz. Vergilerin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede, maliyetleri ancak vergiden kaçınarak veya kaçırarak azaltabiliyorsunuz. Reel sektörün kan kaybı devam ettikçe, kayıt dışılık daha yüksek bir ivmeyle artmaya devam edecektir.
Seçime bir yıl kaldı Yeni getirilen düzenleme ile fiş toplamak da tarih oluyor. Halk vergi iadesi alacağından doğacak kaybı bertaraf etmek için, yine fişsiz alışverişe dönerek kompanse etmek isteyecektir. Bu da kayıt dışılığı artıracaktır. Seçime sadece bir yıl var ve ekonominin sırtına şimdi bir de seçim yükü binmiştir. Bu yükleri dileriz kaldırır. Fakat ekonomide bazı radikal değişiklikler yapma zamanı gelmiş geçiyor. Yöneticilerimiz bu uyarılara kulak vermek zorundadırlar. Piyasalar yeni haftaya, 6 Aralık'ta AB'nin vereceği tavsiye kararı stresiyle giriyor. Dış piyasalar olumlu, ama bizim piyasalarımız stresli. Bu hafta fazla risk almamak ve likitte kalmak iyi bir strateji olabilir.