Bel fıtığından kireçlenmeye kadar pekçok hastalığa davetiye çıkaran şehir yaşamından en çok kadınlar etkileniyor. Özellikle menopoz sonrası.
Şehir hayatının giderek sağlığımızı tehdit ettiği günümüzde insanların birçoğu kilo fazlalığından ve hareketsizlikten yakınmasına rağmen düzenli egzersiz yapmayı düşünmez. Düşünse bile, günlük koşturma içinde gerçekleştirmeye pek vakit bulamaz. Gün boyu bilgisayar karşısında çalıştıktan sonra akşam özel otomobil ile eve gitmek... Televizyon karşısında geçirilen saatler... Sonra uyumak ve uyanmak; ertesi gün yine aynı kısır döngü... Kentin baş döndüren hareketi içinde hareketsiz kalan insanların yaşamı bu...
EGZERSİZ Günümüzde erişkin yaştaki insanların yarıdan fazlasının hareketsizlikten kaynaklanan bel fıtığı, boyun kireçlenmesi, bel kireçlenmesi, kemik erimesi (osteoporoz) gibi hastalıkları biliniyor. Peki bunlardan korunmak için ne yapmalı? Tabiiki egzersiz... Kısa mesafeleri yürümek, asansör ya da yürüyen merdivenden uzak durmak bile faydalı olabilir. Egzersiz yapmaktaki amaç, kişinin kuvvet ve dayanıklılığını geliştirmek, vücut yağını azaltmak, kas eklem hareketlerini iyileştirmektir. Haftada 3-4 kez 20- 25 dakikalık egzersiz yeterlidir. Egzersiz ayrıca kalp ve akciğerlerin kapasitesini korumak ve iyileştirmek konusunda da son derece etkindir.
BEL FITIĞINA DAVETİYE Şehir yaşamının kaçınılmaz hastalığı... Fizik aktivite ve egzersizlere vakit ayırmayışımız hareketsiz bir iş ve hayat tarzı, daha çok oturarak çalışmak, şişmanlık, ağır şeyler kaldırmak, mücadele sporları, bilinçsiz spor yapmak, bedensel faaliyetlere ısınmadan başlamak, yanlış oturuş ve duruş alışkanlığı ve uzun süre otomobil kullanma bel fıtığı için davetiye çıkarır. Bu risk faktörleri bir insanın günlük yaşantısında ne kadar çoksa o kişinin bel fıtığına yakalanma ihtimali de o kadar yüksektir. Bel fıtığı, en çok 30-45 yaşları arasında ortaya çıkar, her yüz kişiden ortalama 5'inde görülür. Fizyolojik açıdan bel fıtığı, omurgayı meydana getiren kemiklerin arasındaki disklerden bir veya birkaç tanesini kendilerini tutan bağı iterek ya da yırtarak omurilik ve omuriliği saran zar veya sinirlerin üzerine çıkıp baskı yapmasıdır. Bel fıtığı, öksürme veya ıkınma ile artarak bacaklara yayılan ağrılar, bacaklarda güçsüzlük, duyu değişiklikleri, sinirin çalıştırdığı adalede kuvvetsizlik ve incelme gibi belirtilerle ortaya çıkar. İdrar kaçrma da bir belirti olabilir.
BOYUN KİREÇLENMESİ Boyun kireçlenmesi, boyun omurgasını meydana getiren yapıların dejenerasyonu sonucu ortaya çıkan ve buna bağlı sinir ve damar bozukluklarını da içeren bir rahatsızlık olarak kabul edilir. Her üç kişiden biri hayatı boyunca en az bir kez boyun ağrısı çeker. Özellikle masa ve tezgah başında çalışanlarda, bilgisayar kullananlarda boyun ağrısı yaygındır. Günlük yaşamdaki gerilimler ve iş stresi de boyun ağrısını artırır. Boyun ağrısıyla birlikte sırt-omuz ağrıları, ellerde uyuşma, baş dönmesi, dengesizlik ve baş ağrısı da görülebilir. Kol ağrısıyla birlikte görülen boyun ağrılarında mutlaka doktora başvurulmalıdır.
ELEKTİRİK ÇARPMASI GİBİ Boyun kireçlenmesinin belirtileri genç yaşlardan itibaren görülebilir ve sıklığı yaşla beraber artar. Boyunda 7 tane omur vardır, her omurun arasında da disk dediğimiz bir bölüm bulunur. Disklerin ortasındaki yumuşak kısım bir çeşit amörtisör gibi görev yapar. Hareketsizlik, ileri yaşlar, çeşitli travmalarla bu yumuşak kısmın elastikiyeti azalır ve üzerine binen yükü eşit olarak dağıtamaz hale gelir. Diskte ve etrafını çeviren dokuda kireçlenme başlar. Boyun fıtığına benzer bulgular verebilir. Boyun fıtığında ağrı çok tipik olarak hastanın kolunda bir bölgeye yansır. O bölgede elektrik çarpması şeklinde ağrı ve o koldaki parmaklarda kuvvet kaybı görülür. Eklem kireçlenmesi, eklemlerde kıkırdak kaybına bağlı olarak oluşan iltihabi hastalıktır. Romatizmal hastalıklar arasında en sık rastlanılanıdır. Kadınlarda erkeklerden daha fazla görülür. Özellikle menapoz dönemlerinde artar. Eklem çevresinde ağrıya ve şişliğe yol açarak, kişinin hareketlerinde kısıtlanma yapar.
EKLEMLER ŞİŞER Hareketsizlik, aşırı şişmanlık, yaşla eklemlere binen stresin oluşturduğu deformasyonlar, eklem içi kırıklar, yaralanmalar ve geçirilen iltihaplar bu hastalığa yol açan etmenlerdir. Kireçlenme "yaşlılık romatizması" olarak da bilinir. Zorlama, hastalığı arttırırken egzersiz ve spor ise azaltır. Eklem yerlerinizin çevresinde ağrı ve şişlik görüyorsanız, belirli hareketlerinize vücudunuzda çıtırtı sesleri alıyorsanız, özellikle sabahları eklem yerlerinde tutukluk hissediyorsanız bir kireçlenmeden söz edilebilir. Kireçlenme, sıklıkla bel, diz, ayak bileği, kalça eklemi gibi yük altında çalışan eklemlerde olsa da omuz, dirsek, el bileği, el eklemleri hatta çene ekleminde de olabilir. Kireçlenmeyi önlemek için düzenli yürüyüşler, düzenli ve sürekli egzersizler, beslenme alışkanlığının değişmesi gerekir.
KEMİK ERİMESİ Kemik erimesi, kemik doku yoğunluğunun azalması nedeniyle dayanıklılığının azalması, yani kalitesinin düşmesidir. Ciddi ve sinsi bir hastalık olan kemik erimesi, zamanında yakalanıp önlenmezse sakatlıklara, hatta ölüme bile neden olur. Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen bu rahatsızlıktan en çok kadınlar etkilenir. Kemik erimesi riski, yaşla birlikte artar. Düzenli egzersiz yapma alışkanlığının olmayışı, uzun süreli yatak istirahati, sigara, alkol ve fazla kahve tüketimi, kortizon kullanımı menopoz ve daha ileri yaşlarda olmak osteoporoza yakalanma riskini artıran faktörlerdir. Normalde kemik kütlesi, erkeklere oranla zaten daha az olan kadınlarda, 40 yaşları civarında kemik kütlesi yavaş yavaş azalmaya başlar. Özellikle menapoz sonrası kadınlarda östörojen hormonunun seviyesinin düşmesi, kemiklerdeki yıkımı hızlandırır. Osteoporozdan korunmak ancak koruyucu tedaviyle mümkündür. Daha ileri yaşlardaki hayatımızda kemik kütlesi kaybımızı en aza indirebilmek için, aşağıdaki önlemlerin 35 yaşına kadar mutlaka alınması gerekir. - Yiyecek ve içeceklerimizde aldığımız kalsiyum miktarını mutlaka artırmalıyız( yeşil sebzeler, soya fasulyesi, fındık, badem, pekmez, deniz ürünleri, süt, yoğurt, peynir ) - Alkol ve sigara alışkanlıklarını bırakmalıyız. - Düzenli egzersiz ve hareketli bir yaşam şarttır.