TheIndependent gazetesinin yazarı AdrianHamilton, geçenlerde İngilizler'in bu etkili gazetesinde bakın neler yazdı. "Türkiye'dekiKürtler'in,Ortadoğu'dayoksulvebağımsızbirKürdistan'ınparçasıolmaktansa,AB'yegirebilecekbirülkeninparçasıolarakçokdahakazançlıçıkacaklarınıhissetmelerisağlanabilir." Tabii bunun için AB'nin müzakerelerden geri adım atmaması, Türkler'in de Avrupa'ya sırtını dönmemesi gerekiyor. Ancak şu anda Türkiye AB üyeliğinden uzaklaşıyor. AdrianHamilton yazısında, "Amerika'nınTahranveŞamrejimleriniistikrarsızlığasürüklemekiçinKürtler'icesaretlendirdiğigörüşünü" de dile getiriyor.
***
Bu akıllı ve cesur yazarın görüşlerine yer vermek ihtiyacını duymamın sebebi şu: Türkiye'de söz konusu gelişmeler üzerine görüş ve düşüncelerini ortaya koyan yazarlar da giderek iki ayrı safta yer tutmaya başladılar. Ulusalcı-milliyetçi çizgidekileri bir tarafa bırakıyorum. Dünya ile birlikte adım atmak konusunda birleşenler dahi, ikiye ayrılıyorlar. Bir kısmı direkt ABDçizgisinde görüş ve düşünceler geliştiriyorlar.
***
Unuttukları iki nokta var: Birincisi, Türkiye'nin stratejik olarak AvrupaBirliğiilenişanlanmışbulunduğunu unutuyorlar. İkinci olarak da, Amerika'nın soğuksavaşdönemi kapandıktan sonra, uluslararasıcamia ile birlikte adım atmayı tamamen terk edip, kendi başına yürüdüğünü unutuyorlar. Bu durumda Türkiye'nin "saltvekatıAmerikacı" bir çizgi izlemesinin ne kendisine ne de dünyaya bir hayrı olacaktır. Türkdemokrasisi, Neo-con'lardan değil, AB'nin akil devlet adamı ve düşünürlerinden beslenmektedir.