Ben ilk günden beri Lübnan'aaskergöndermeyelim, diyenlerin safında yer aldım. Buna gerekçelerim vardı tabii ki. Birincisi bölgedeki çatışmaların, demokrasi-terör çatışmasından ziyade, mezhep çatışmaları ruhunda olmasıydı. İkincisi, Türkiye'nin gaza getirilmesi veya kullanılmasına karşı uyanık olmak gerektiği idi. Nitekim bu ve buna yakın gerekçeler sebebiyle, ne Afganistan'a ne de Bosna'ya asker gönderilmesine karşı çıkmıştık. Çünkü Lübnan veya Ortadoğu, öteki örneklerden farklılık arz etmekteydi.
***
Esas olarak da, başkabirülkeyeaskergöndermek, kullanılacak başka hiçbir politik ve diplomatik enstrüman kalmamışsa başvurulacak metotlardan biridir, diye düşündük hep... Öte yandan, Türkiye'nin dünyadaki asıl politik ortağı ABD değil AB olmalıdır, bu ülkemizin stratejik programı ile zaten belirlenmiştir. Kaldı ki Amerika, son yıllardaki uygulamaları ile gösterdi ki, artık politik ortak aramamaktadır. Soğuk savaş dönemi kapanmıştır.
***
Ulusa Sesleniş konuşmasında Başbakan Erdoğan, "Gönderilecekgüç,savaşan,muharipbirgüçolmayacaktır" dedi. Kusura bakmasınlar ama anlayamadık bunun ne manaya geldiğini... Hem asker göndereceksin, hem de muharip olmayacak! Nasıl olacak peki? Asker dediğin zaten muharip olur. Muharip olmayacaksa asker olmaz. Bilakis asker olduğu ve muharip olduğu için gönderilmektedir. Gönderilmesinin temel sebebi, caydırıcılığı yani muharipliğidir. Açık konuşsak daha iyi olmaz mı?