Aylardan daha yeni yeni Nisan'dı.. Erikler, kirazlar tezgahlara düşmemişlerdi.. Ve o 2 kızkardeş İstanbul'da otobüs beklerlerken öldüler.. Yakıldılar, öldürüldüler.. Kimbilir ölürken ne kadar şaşkındılar.. Aylardan daha yeni Nisan'dı.. İstanbul'un, Cudi Dağı'ndan farkı kalmadı artık.. Oralarda mayınlar, buralarda molotof kokteylleri.. Ve benim içimde o işleri işleyen pislikler için hep bir "Vur.." emri.. Hiç acımasız, hiç duraklamasız bir "Vur.." emri.. Aylardan daha yeni yeni Nisan'dı.. 8-10 PKK'lı, Esenler'de içi yolcu dolu bir belediye otobüsünü molotof kokteyli atarak ateşe verdiler.. Sibel Özkan 24 yaşındaydı, 1 ay sonra evlenecekti.. Kız kardeşi Sinem Özkan ise daha 18 yaşında ve üniversite öğrencisi.. Evlerine gitmek için otobüs bekliyorlardı.. Bir de Zulbiye Karasu isimli bir ev kadını.. Kimbilir nasıl saşırmışlardır ölürken.. İçimde, sokaklarda dehşet salan o it sürüsüne karşı bir "Vur.." emri.. Çünkü onlar yok edilmedikçe daha nice masum, günahsız, kendi işinde, gücünde nicemizi daha yok edecekler, katledecekler.. Şiddet almış başını gidiyor.. Ve teröristler yollarda, sokaklarda, ellerinde benzin şişeleri her yerleri yakıyorlar.. İnsanları, kadınları, kızları.. Otobüs yolcularını.. Şiddet şiddeti çağırır.. Aha işte içimde, o hiç acımadan öldürenlere bir "Vur.." emri.. Aylardan daha yeni yeni Nisan'dı.. Ölürken kimbilir ne kadar şaşkındılar o 2 kız kardeş..