Fildişi Sahilleri yedekleri bile Avrupa'nın ciddi takımlarında oynayan bireysel olarak çok güçlü ama takım oyunu anlamında çok oturmamış bir ekip. Özel maç için ise güçlü bir rakip. Yağışlı ve kaygan saha ile eksiklerimize rağmen millilerimiz özellikle ilk yarıda iyi oynadı. Ama ikinci yarıda Fildişi'nin kalesine bile gidemedik. Bu bir hazırlık maçı ve Fatih Terim de hem bazı oyuncuları deneme fırsatı buldu, hem de taktik uygulamaları yapma şansını yakaladı. İlk yarıda 4-4-2 oynadık. Yani çift forvetdik... Orta sahadan Tuncay'ın, Gökhan ve Semih'e yakın oynaması, yaptığı etkili koşular, Arda'nın yetenekli ayakları Fildişi karşısında üstün oynanmasını sağladı. Tabii bir de Gökhan'ın harika vuruşuyla kazandırdığı golden bahsedebiliriz. İkinci yarıda ise 4-5-1 uygulaması ve ilk yarının etkili oyuncularının çıkması Fildişi'nin de etkin oynamasında etkili oldu. İleride top tutamadık. Terim, tek forvetli sisteme ancak 75. dakikaya kadar göz yumdu. Mehmet Yıldız'ın girmesiyle yine çift forvete döndü. Dün akşam sol bekte oynayan Caner henüz Hakan Balta'yı zorlayacak görüntüde değil. Gökhan harika bir gol attı ama Milli Takım'ın santrforu daha hareketli olmalı ve daha çok rakip defansı zorlamalı. Hamit ve Semih henüz yüzde yüz hazır görüntüde değiller. Kaleci Volkan çıkışlarda zamanlama hataları yaptı. Oyuna sonradan giren Halil de çok etkili değildi. Sonuçta iyi bir hazırlık maçı oldu... Hem sistem, hem bol oyuncu değiştirerek İspanya maçı öncesi malzemenin ne olduğunu görme fırsatı bulduk. İkinci yarıda çok pozisyon verdik ve uzatmada yediğimiz gol bu pozisyonların ve ortaya koyduğumuz kötü futbolun kaçınılmaz sonucuydu. Son olarak; -güncel olduğu için- Rumen hakem Sorin'i bizim hakemlerimizin seyretmesini tavsiye ediyorum. 58'e kadar sarı kart göstermedi. Selçuk Dereli olsaydı ilk yarıda Arda'yı çift sarı kartan kırmızı, Servet, Semih ve Tuncay'a da birer sarı kart gösterirdi. Ama Rumen hakem buna rağmen maçın önüne nasıl çıkılmayacağının ve saygınlığın kart gösterilmeyerek de korunabileceğinin güzel örneğini verdi.