Pazar akşamı Tanju'nun G.Saray'ın Antalya kampına rendevusu olduğu halde alınmayışıyla ilgili görüntüleri hayretle izledim. Olayın beni üzen iki boyutu var.
Birincisi Tanju ve Galatasaray'ın teknik direktörü Skibbe'nin düştüğü durum. Tanju, bu ülkenin yetiştirdiği çok önemli yıldızlarından biri, bir değer... Milli Takım ve G.Saray'da kaptanlığını yaparken onunla beraber oynamaktan büyük keyif aldım. Onun attığı gollerle büyük zaferler kazandık. Hataları yok muydu, tabii ki de vardı. Kimin yoktu ki? Ama konuşarak çözmediğimiz hiç birşey olmadı. Tanju ne yaparsa yapsın Antalya'daki davranışı haketmiyor.
Çekip konuştuğunuzda hatalıysa hatasını da ona kabul ettirirsiniz. Tanju bugün halen bana abi der ve saygıda kusur etmez. Ama benim abi dediğim Adnan Sezgin'e karşı kullandığı sözcükler hiç hoş değildi. Bu diyalogsuzluğun, sevgisizliğin olmaması gereken tatsız bir boyutuydu. Galatasaray teknik direktörü Skibbe'nin düştüğü durum da hiç hoş olmadı.
Galatasaray'da teknik direktörsünüz ve röportaj sözü verdiğiniz biriyle görüştürülmüyorsunuz. Bunun anlamı şu:
Skibbe'nin ve Skibbe'yle konuşulan hiç birşeyin önemi yok!
***
Olayın ikinci ve genel boyutu, son zamanlarda eski sporculara karşı sergilenen olumsuz tavırlar. G.Saray'da eski sporcu olmak kulübe yakınlaşmak sanki bir suç. Futbolda pilot takım Beylerbeyi olayı var. Bu kulüp önceki yıllarda küme düşmeye oynuyordu.
Geçen yıl eski sporcular tarafından yönetildi. Teknik direktörlüğünü de Orhan Atik ve Tayfun Hut diye iki arkadaşımız yaptı. Ve takımı da şampiyon yaptılar. Ödül olarak görevlerine son verildi. İşler kötüye gidince hatadan dönüldü ve İlyas Tüfekçi ile Erkan Ültanır ikilisini göreve getirdiler. Alt yapıdan yollanan tazminatları ödenmek istenmeyen arkadaşlarımız var. Ümit Davala'nın gönderiliş biçimini anlamak zor. Kaptan Bülentler'in, Hakanlar'ın, kulüple diyalogsuzlukları yine tatsız gelişmeler.. Sadece futbol değil diğer şubelerde de eski sporcuların görevlerine son verildiği çok konuşulan bir gerçek. Genç takımdan gelen Sabri ile Arda'nın yakın zamanda kaptanlıkla ilgili söylemleri oldu. Büyük tepki topladılar. Yeri, zamanı, şekli yanlış olabilir. Ama bu çocuklar G.Saray'ı evleri gibi, kendilerini de evlat olarak görüyorlar ve kalıcı olmak, sembol olmak istiyorlar. Tabii ki kaptanlık yönetimin belirleyebileceği bir konum. Ama bunun daha makul bir hatırlatma biçimi olmalı.
Bu iş içerde çözülmeli. Medyanın önünde değil. Galatasaray'ın genç değerlerinin kalıcı olma istekleri özendirilmelidir.
***
Alt yapıdan yeni yetişenlere kimi örnek göstereceğiz. 3-5 maç oynayan ve devre arasında yine sorun çıkartan Lincoln'ü mü? Kulübe 5 kuruş kazandırmadan giden Emre ile Okan, hangi davranışlar sonucu bu yola baş vurdular acaba?
Pazartesi günü Galatasaray TV'de kaptan Ayhan Akman ve Arda'nın röportajını keyifle izledim. Aralarındaki saygı ve Galatasaray sevgisini anlatan ropörtaj çok hoştu. Bu karakterde oyuncular varken G.Saray kaptanlık krizi falan yaşamaz. Yeter ki, gereksiz tavırlar olmasın, evlatlar adam yerine konsun.