Galatasaray iki yıldır kupa deplasmanlarında son 7 maçını da kazanamamış. Altay maçı da az kalsın 8.'si oluyordu. Tabii bunda Galatasaray'ın kupayı hafife almasının da payı yok değil. Lincoln ve Nonda gibi futbolcuların hala kampa katılmamış olması ve Baros'un geç gelmiş olması bu hafife alma meselesine örnek olarak verilebilir. Futbolda bir kere işi ciddiye almak gerekiyor. Her an rakip zayıf olsa da kazaya uğramak mümkün. Dün akşam az kalsın Galatasaray bir kazaya uğruyordu. Rakip bir gol atıp üstüne yatabiliyor. Toplar direkten dönüyor, penaltı kaçıyor... Az kalsın puanlar da bırıkılıyordu. Galatasaray'ın yediği gol biraz şans, biraz da Galatasaray defansının kronik sıkıntısı. Şehmuz öyle bir gol daha atabilir mi, bilemem... İnanılmaz bir vuruş yaptı ve top da istedi. Ama bu pozisyonda Meira, Şehmuz'a 2 adım daha yaklaşsa topa vurdurmayacak. Meira sanki süs gibi. İkili mücadelelerin tümünü Servet yapıyor, Meira ise seyrediyor. Sadece duran toplarda havadan etkisi var ama Portekizli'den Galatasaray'ın bekledikleri çok daha fazla. Dün akşam Galatasaray'da özellikle ilk yarıda Arda'nın müthiş bir performansını izledik. Golü yedikten sonra Sabri ile beraber Altay'ın sol kanadını adeta çökerttiler. Ancak ikinci yarıda aynı etkinlikte değildi. Bu nedenle son 10 dakikaya kadar Galatasaray, Altay kalesinde çok etkili olamadı. Baros maçı kazandıran isim oldu. Yine golünü atmayı başardı. Bir penaltı yaptırdı, kaçırdı. İzinden de geç geldiği için çok hazır olduğunu söyleyemeyiz ancak Lincoln ve Nonda ile çok daha iyi uyum sağladığı da bir gerçek. Dün akşam Ümit'le birbirlerini iyi anladıklarını söyleyemem. Barış, Ayhan ve Mehmet Topal da çok hazır gözükmediler. Çok koştular ama G.Saray orta sahası bu kadar top kaybetmemeli. Futbolda ciddiyetin ne kadar önemli olduğu dün İzmir'de bir kez daha gözler önüne serildi.