Lincoln'ün iki kartı da tam bir ucuz kahramanlık örneğiydi. Siz hepiniz Bursa'da iki akşam önce, tekmesini atanı sahada tutupta, bir gece önce yan hakeminizin son dakikada yarattığı faulle golünü atanı unutupta, hangi depresyon veyahutta manipülasyon içinde olduğunuz anlaşılamadan Lincoln'ü böyle atarsanız, tabii ki tribünlerin tepkisini böyle toplarsınız. Milan Baros 10 dakika kenarda kaldı. Kanayan kafasına pansuman yapıldı. Kanlanan formasının yerine yenisini giydi. Ama o pozisyonda sarı kartı o gördü. Tribünler 'Maçı katlettin' diye bağırdığı için belki cezada görecek.. (Tabii ki küfürlerin gramına göre) ama tribünler yorumculardan önce doğru cümleyi bulmuştu. Penaltı mı değil mi? Faul mü? Gol mü? hiç önemi yok. Sen bakış açını hissettirdiğin anda zaten futbol oynamanın anlamı yok. Selçuk Dereli, tek kelimeyle bir takımı sindirdi. Dengesini kaybetti. G.Saray'ın üstüne oynadı. Fauller, ucuz kartlar oyundan çıkan oyuncunun yanında gülmeler, hepsi reklam kokan hareketlerdi. Maç içinde hakem dışında bir de Arda'ya paragraf açmak lazım. O hakeme rağmen sinirlerine hakim olmayı bildi. Onun fotoğraflarıyla uğraşanlar, sakın gözden kaçırmayın. Arda, arkadaşlarını yatıştırdı ve tam bir fair-play örneği sergiledi. Sonuçta yine bir G.Saray maçında, maçın önüne çıkan futbolu unutturan unsurlar izledik. Böyle bir ortamdan pay çıkaranlar, futbol oynamaya çalışanlara sadece tebrikler demek gerekiyor. Dereli, adeta psikolojik bir savaş verdi. Kaybedenin kim olduğu ise belli. Ama oyununun son hamlesinde Emre Aşık'ın eline çarpan topta, penaltı vermeye cesaret edemedi. Sonuç olarak futbolundan çok gerginliği ve hakemiyle öne çıkan bir karşılaşma oldu.