İsrail'i Gazze'ye bağlayan Erez sınır kapısı gazetecilere taş duvar. Dünyanın her yerinden akın etmiş 500 gazeteci ve televizyoncuyu "içeri" sokmuyor İsrail askerleri. İçeride neler olduğunu saniye saniye canlı yayınlarla 7 düvele daha da fazla yayamasınlar, dev bir ahtapotun kollarında çırpınıp can veren bebeleri, sabileri, gençleri, yetimleri görüp görüntülemesinler diye. Oysa zoraki 'ateşkes'in ardından tek tük de olsa sınırın her iki tarafını geçebilen aileler var. İşte o ailelerden birinin öyküsü bakın nasıl can yakıyor, iç burkuyor: - Geçmiş olsun. Bu kapıdan çıkan ilk aile siz oldunuz... - Korkunç günler yaşadık pek kolay geçmeyecek gibi. - Biraz konuşmak istiyorum sizinle mümkün mü? - Çok sıkıntılı ve endişeliyim inanın konuşacak gücümüz yok. - Sizi anlıyorum ama basını içeri sokmuyorlar. Anlatacaklarınız çok önemli. - Sokaklarda, evlerde, hastanelerde, okul bahçelerinde her yerde bombalar. Her an ölüm... Hepsi bu. - Nasıl dayandınız, nasıl korudunuz kendinizi... - Biz zaten bütün ömrümüzü böyle ölümle patlamalarla iç içe yaşadık. Ama çocuklarımızın psikolojisi mahvoldu. Onlar bütün bu olup bitenleri anlayamayacak çağdalar. - Ne anlattınız peki onlara? - Ben ilkokul ögretmeniyim. Eşim de aynı okulun müdürü. Bu kez en acı dersi kendi çocuklarımıza verdik. "İnsanların nasıl acımasız olabileceğini bu yaşta anlayın" dedim. "Allah zulüm yapan, acı veren, öldürenleri sevmez. Onları imtihana tabii kılıyor ve asla cennetine kabul etmeyecek" dedim. - Tepkileri ne oldu? - Yine de sordular. "Biz ne yaptık. Neden bizleri vuruyorlar. Arkadaşlarımız öldü, babaları, anneleri, kardeşleri öldü, neden bunlar" diye sordular hep. - En fazla küçük kızınız mı korktu, daha bebek sayılır... - Aksine en sakin olan oydu. İlk zamanlar oyun oynanıyor zannetti. Abisinin bilgisayarda oynadığı savaş oyunları gibi bir şey zannetti olanları. Bu yaşta bir çocuk ölümü kavrayamıyor tabii ki. - Yakınlarınıza bomba düştü mü? - Arka bahçemiz ana yola açılıyor. Oraya yoğun saldırılar oldu. 2 kez çok büyük hasar veren patlamalar gördük. Tank ateşi mi uçak bombası mı anlayamadık. Yolun kıyısında küçük bir market vardı, esas hedef orası oldu; marketi işleten 9 kişilik aileden kurtulan olmadı. Cesetlerini bile daha dün çıkarabildiler. - Şimdi sıra bize geliyor dediğiniz oldu mu? - Hep bunu düşündük. İnsan tanrıya sığınsa da felsefeler yapsa da bu başka bir duygu. Her düşünceyi ve hissi bastırıyor. Bedeniniz hissizleşirken aklınız çok daha hızlı çalışıyor ve ölümü kurguluyorsunuz... - Yine de bir koruma düzeni aldınız mı evin içinde... - Çocukları yatakların altına sakladık. Bir yararı olur muydu bilmiyorum ama yapacak tek şey buydu. - Çıkmanıza nasıl izin verildi? - Eşime İsrailliler de büyük bir saygı duyar. Barışçı ve sözü dinlenir bir insandır. Ortanca oğlum kan kanseri. Onun tedavisi aksamamalı. Bunu söyledik, raporlarını gösterdik, bize izin çıktı ama eşim orada kaldı.