Garip bir alışkanlığımız var milletçe... Ekranda yeni bir şeyler gördük möyle bir sarıyoruz ki, bir anda hem program hem de bizler inceleme konusu haline geliyoruz. Çünkü öyle garip yapımlar öyle reytingler yapıyor ve bir anda herkesin ağzına yapışıyor ki, sosyologların inceleyesi geliyor. Son haftalarda evimize davet ettiğimiz ya da evlerine yemeğe gittiğimiz arkadaşların ağzında hep aynı geyik var; "Ben soğan yemem, ben marul da yemem, ben acı yemem, ben tatlı yemem, ben tuz sevmem, ben sirke yemem..." İnsanın sonunda 'b.k ye!' diyesi geliyor da tutuyor dilini... Tabii bunlar hep şaka! 'Yemekteyiz' programının günlük diyaloglarımıza kattığı bir diğer cümle ise 'Benim damak tadıma uygun değil'... Pilav yemez, kereviz sevmez, kıymadan haz etmez, canım yaprak sarması içini açmaz! Neymiş damak tadına uymazmış... İnsanın sonunda 'Ulan senin damak tadına ne uyar ki!' diyesi geliyor ama tutuyor dilini. Tabii bunlar hep şaka! Ve sonunda daha önceki birçok format gibi 'Yemekteyiz' de reyting rekorları kırıyor. İzleniyor da izleniyor... Sosyologlar da peşine düşüyor işin, neden izleniyor bu program? Herhalde yemek tarifi almak, 'damak tadımıza uygun' eşsiz lezzetler bulmak için değil. Bol bol dedikodu, sinir stres, aşağılama, kavgagürültü var da ondan! Aynı BBG gibi, aynı 'Gelinim Olur musun?' gibi. Ben kabul ettim artık, siz de edin. Her anlamda keşmekeşi ve seviyesizliği izlemeyi seviyoruz.