Pazar akşamı 'Var Mısın, Yok Musun?"u izlerken ertesi günkü reytingleri görür gibiydim. Beklediğim üzere "Var mısın, Yok musun, hem total'de hem AB'de birinci oldu. Acun Ilıcalı'nın yine izlenesi konukları vardı. Ancak bu seferki ne uluslar arası bir şarkıcı ne de ünlü bir futbolcuydu. Üstelik Acun bu konuğu stüdyoya getirmek için aylar süren görüşmeler, anlaşmalar yapmamıştı besbelli. Bu seferki konuk aylardır başarıyla süren programın emeğin ve iyi niyetin bir ödülüydü. Çünkü bu konuk bir yarışmacının Hekim Bey'in 40 yıldır görmediği hatta varlığından bile haberdar olmadığı kız kardeşiydi. Afganistan'da yaşayan kardeş, bir tanıdıkları vasıtasıyla ağabeyinin Türkiye'de bir yarışmaya katıldığını öğrenmişti. Hekim Bey'i ekranda izlemiş ve ona kavuşmak için irtibata geçmişti. Afganistan'da yaşayan ve tam 40 yıl önce ailesinden ayrılan genç kadın, ağabeyine sarılıp yarım saat boyunca gözyaşı döktü. Bu sıcak kavuşmayı neredeyse kesintisiz yayınlayan Acun ve ekibi, melodram konusunda en iddialı dizileri bile solladı. Üstelik ekranda izlediğimiz gözyaşları kurmaca değildi. Fazlasıyla gerçek, fazlasıyla da hüzünlüydü. Anlamadığımız bir dilde hiç durmadan konuşan Hekim Bey'in kardeşi, ayrı geçen 40 yılın acısını çıkarmaya kararlı görünüyordu. Mutlu bir son olmasına rağmen her şey o kadar olağanüstüydü ki, Hekim Bey Acun Ilıcalı'ya dilinin döndüğünce teşekkür ederken gözümüzden süzülen yaşlara engel olamadık. Yazımın başında da dediğim gibi başlarda çok eleştirdiğim bu program giderek kendi misyonunu yarattı. İki kardeşi kavuşturduğu bir günde de tüm Türkiye tarafından tercih edilen program olmayı başardı. Kendimi o kadar kaptırmışım ki, bu bölümde yarışan yarışmacının kim olduğunu bile fark edemedim vallahi...