2008-2009 sezonunun ilk yarısı bitti...
Kuşkusuz ki seneye en büyük damgayı hakem hataları vurdu. Yalnız, "Bu hatalar acaba özellikle mi tırmandırılıyor?" sorusu sürekli beynimi kurcalıyor. Televizyon programlarında, gazetedeki yazılarımda bu oyunun bir parçası olup olmadığımı düşünmekten yoruldum. Eğer, bir tezgah varsa mükemmel işleniyor; siz de öyle ne olduğunu anlayamıyorsunuz.
***
Dünyada hakemin hata yapmayacağı bir maç olabilir mi? Mümkün değil. Teknoloji inanılmaz ilerledi, ilerlemeye de devam ediyor. Biz ne cezası dışında yapılan hareketlere çalınan penaltıları hatırlarız, ne gözümüzün önünde ofsayt kuralını hiçe sayıp bayrak kaldırıp-kaldırmayanları biliriz.
Ama o zamanlarda televizyon falan olmadığı için eskiler şu aralar istedikleri gibi at koşturuyorlar. Kendimi de ayrı tutmuyorum.
Etraf ahkam kesen hakem, futbolcu eskisi doldu. 8 ayrı açıdan yapılan çekimler, pierolar, 1 cm'lik hatalarla hakemler istenilen potada eritiliyorlar. Hiç akıllarında olmadıkları halde kulüp başkanları basın toplantıları düzenliyorlar, camilarını sokağa döküyorlar. İlk önce fikri olmayıp, ''Bana ofsayt gibi geldi ama önce bir televizyona bakalım'' diyenler, bir gün sonra ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İşte Yıldırım Demirören'in barkovizyon gösterisi yaptığı gün Eskişehirliler de federasyona siyah çelenk bırakıyorlardı. Düşünüyorum da acaba dünyada amatör kümelerine kadar bütün liglerinde şikayet etmeyen tek kulüp olmayan bir başka bir ülke var mıdır.
***
Elbette eleştirmeliyiz, ama bu eleştirilerin ardından yeni federasyonu yıkmaya, eski karanlık günlere dönmeye yönelik toplantılar yapılıyor, yemekler yeniliyorsa ona da dur demesini biliriz. Ve bundan sonra bir parçası olmayacağımız da açıklamamızın ayrı bir görev olduğunu da biliriz.
Ruhu şad olsun Hasan Doğan'ın çantasında çok güzel projeler vardı. Hayata geçirilemeden vefat etti ama, şimdi arkasından aynı projelerle devam eden Mahmut Özgener görevde. Daha yeni geldi.
Şimdi desteğimizi ona vermeliyiz. Yapmak istediklerini biliyorum, eğer yapabilirse başta Anadolu kulüpleri olmak üzere herkes gülecek. Bu bağlamda Kulüpler Birliği'nin verdiği destek çok önemlidir.
Futbolumuzda profesyonelleşme her geçen gün gelişmekte. Kulüplerimiz kurumsallaşma, şirketleşme, halka açılma yönünde sürekli büyüyorlar. Burada geride kalan ve ne yazık ki bu büyümeye ayak uyduramayan hakemlerimizdir.
Bu kurumda futbol hobi olarak görülmemeli, hafta sonu sahaya ter atmak için çıkılmamalıdır. Bu konu, geniş bir konudur.
Ve bu konu hakkında yazacaklarımız, söyleyeceklerimiz çok fazladır.
Özgener ve ekibinin de bizlerle ayrı duyarlılıkta olacaklarına inancım tam olduğu için konu hakkındaki düşünce ve araştırmalarımı daha da genişleteceğim.