Daha cesur olmalı Aragones'e Fenerbahçe'nin ne kadar büyük bir takım olduğu anlatılmamış. Her zaman söylediğim gibi Sarı-Lacivertliler, Türkiye'nin önlem alan değil, önlem alınan bir takımıdır
Sezonun ilk yarısı bir maç eksiğiyle tamamlandı. Fenerbahçe'yi başarılı bulanlar da var başarısız bulanlar da... İlk 6 haftada 4 mağlubiyet alan takımın hali gerçekten içler acısıydı. Aynı zamanda geçen yıl yarı final kapısından son anda dönülen Şampiyonlar Ligi'nde sanki 10 sene önceye dönülmüş, adeta yoklar oynanmıştı. Toplam 2 puanla elenildi ve UEFA'ya bile gidilemedi. Bu umutsuz görüntülerin ardından Turkcell Süper Ligi'nde son 10 haftada alınan 8 galibiyet ve 2 beraberlikli mükemmel bir performans Sarı- Lacivertliler'i liderin 2 puan gerisine kadar taşıdı. Şimdi "İyi biten her şey iyidir" felsefesiyle önümüzdeki manzarayı "kötü başlangıç ama harika bir finish" olarak nitelendirenler haklı olarak başarılı damgasını vuruyorlar. Öteki tarafta ise fikstürü eline alanlar Galatasaray ve Beşiktaş galibiyetleriyle Fenerbahçe'nin en az 4-5 puan farkla lider olması gerektiğini vurguluyorlar ve başarısız buluyorlar, onlar da haklı. Çünkü, ikinci devre Ali Sami Yen, İnönü, Kayseri, Avni Aker gibi deplasmanlara puan fazlalıklarıyla gidilmesini savunuyorlar. Kesin olan şu ki, şimdiye kadarki futbolun Fenerbahçelileri tahmin ettiğini söylememiz mümkün değildir. Fenerbahçe Teknik Direktörü Luis Aragones ilk iş olarak şu 2 sorunun yanıtını aramalı ve bulmalıdır: 1. Fenerbahçe neden 75. dakikadan sonra gözle görülür bir şekilde oyundan düşüyor?, 2. Fenerbahçe özellikle deplasmanlarda neden bu kadar etkisiz ve skora yönelik olmayan bir futbolu tercih ediyor? Şu bir gerçek ki Aragones'e Fenerbahçe'nin ne kadar büyük bir kulüp olduğu anlatılmamış. Asla deplasman sayılmayan Ankaragücü maçından sonra herkesin kan ağladığı dakikalarda "Deplasmanda alınan 1 puan çok iyidir", sözüyle bizleri şaşırtmış; ilk yarının sonları yaklaşmasına karşın hala Fenerbahçe'yi tanımadığını göstermiştir. Aragones'ten Fenerbahçe'yi Avrupa Şampiyonu yaptığı İspanya gibi oynatmasını istiyoruz. Sadece yana ve geriye oynayan, ofansa hiç katkıda bulunmayan çift ön liberodan geri dönülmeli, Güiza ileride yalnız bırakılmamalı. Semih orta saha değil, forvet olarak düşünülmeli. Geçen senenin İspanya ve Türkiye gol krallarından en iyi şekilde yararlanılmalı. Tüm Fenerbahçeliler'in isteği ikinci devre sahada daha atak, cesur, saldıran, dikine oynayan ve mücadele eden bir takım görmek. Eldeki malzemeyle bunları başarmak zor değil. Bir Aurelio'nun gitmesiyle "100 yıllık çınar eğilmiş, Fenerbahçe bitmiştir" diyorsanız o zaman bizim de sizlere söyleyecek bir sözümüz olamaz. Bu kulüpte "Kimler geldi, kimler geçti" şarkısının hoş bir seda olarak Kalamış semalarında asılı kaldığını kabul etmiş olursunuz. O zaman da geriye konuşacak bir şey kalmaz. Belirtmek isterim ki kim olursa olsun şu gerçeği iyi bilmeli "Fenerbahçe, Türkiye'nin önlem alan değil önlem alınan takımıdır!"