Fındık kabuğunu dolduran dertlerin ta ortasında bir kent Giresun...
Yine de gün yüzlü, gülen yüzlü insanların, umudun merkezi....
Bu Giresun gibi doğal bir plaj başka memleketlerde olur mu arkadaş? Bir tarafını Baltama diğer yanı Aksu Vadileri çevirmiş, aradan denize çakı bıçağı ucu gibi yarımada şeklinde uzanmış koca kent. Sahilin 1-2 mil uzağında yöre halkının "inci kolyemiz" dediği Doğu Karadeniz'in yegane adası Aretias göz kırpıyor bize sanki. Yukarılarında da meşhuuur Sis Dağları. Siz o dağları Asiye Türküsü'nde az mı duydunuz? Ne diyordu hatırlayın; " Sis Dağı'nın başları da küfür küfür esiyi / Baban bu yıl gurbanı da çifter çifter kesiyi / Oy Asiye Asiye, tütün goydum kesiye / Buban seni vereyi de bir emlek pırasiye." Aslında bu türkü Giresun Görele'nin türküsü ama ne hikmetse Trabzon ağzıyla okuyorlar. Muhtemelen Şalpazarı Trabzon'a bağlı diye böyle oldu bu. Çünkü sözü edilen Ağasar halk arasında Şalpazarı için kullanılırmış eskiden.
BAK SEN ŞU İŞE Serde folklorculuk var deyu sordum soruşturdum. - Peki nedir bu türkünün öyküsü gençler... - Sevda hikayesidir abi. Kırık bir aşk hikayesi diyelim... - Nereden kırılmış kalpler deyin hele? - Abi eskiden Çepni Türkleri'nin genç bir ağası varmış, yörenin en güzel kızıyla birbirlerine sevdalanmışlar... - Kavuşamamışlar mı? - Kavuşmuşlar ağabeycim. Çok da güzel bir düğünle evlenmişler. Ağayı çok seven gelin, ağaya sık sık "Ağa sar, Ağa beni sar, sarıl!" şeklinde maniler söylermiş. Böylece yörenin adı "Ağasar" olmuş... - Nerede bunun kırık kalbi. Sevmişler kavuşmuşlar daha ne? - Orasını biz de bilmiyoruz abi... - !!!! - Hani ezgisi çok içli ya olsa olsa sonunda bir felaket gelmiştir başlarına.
GİRESUN'DA NE OLUR? Bu delikanlının sözlerine hep birlikte epey güldük. Sonra kenti bir uçtan bir uca gezmeye başladım ne güzel. Hatırladım, vaktiyle bir daha gelmiştim buraya, Vali vekili Ömer Karaman zamanıydı. "Giresun'da fındığın alternatifi mutlaka bulunmalı" demiştim müjde vermişti: "Her ilçeye bir ürün adıyla kocaman bir kampanya başlattık. Giresun yakın bir gelecekte tarım ve hayvancılık alanında önemli bir gelir düzeyine kavuşacak kısmetse. Mesela Alucra'da kuru fasulye ve nohut üretimi gayet başarılı gidiyor. Şebinkarahisar cevizde patlama yapacak yakındır.
DUVAR DİKECEĞİZ Dünyanın en iyi üzümü sayılan İsabella üzümünü Piraziz ve Bozat'a yaydık yaygınlaştırdık. Bu yöreye 10 bin adet fide dağıttık. Doğankent'te ahududu bir cankurtaran ürün olacak. Pazarsuyu'na istinat duvarı yapıp uzun zamandır sıkıntı ve tehlike yaratan bu unsuru ortadan kaldıracağız. Bu duvarın yapımı sonunda bölgenin önemli iş adamlarından hemşerimiz Öner Hekim dev tesisler kuracak oraya. Tarımın yanı sıra hayvancılığı da kafaya takıp, planlara dahil ettik. Giresun iplerinden kurtulmuş bir umut balonu gibi yükselecek, yükselecek gerçek yerini alacak tez zamanda" demişti.
BİR ÇAY İÇİMİ Gördüm ki bir kısmı gerçekleşmiş bunlardan. Kent şöyle bir devinmiş, kımıldamış. O rahatlık yüzlerine, davranışlarına da yansımış Giresunlular'ın. Çarşı, pazar gezdim. Sıkıntılarını sordum. Büyük bir olgunluk, ağır başlılık içinde az konuştular çok şükrettiler. Belli ki 1-2 günlüğüne kente konuk gelen bir gazeteciye fazla dert kasavet anlatmak istemiyorlar. Sözleri daha çok "Abi gel bir çay içelim, Savaş bir yemeğimizi yeseydiniz, gelin bizde konuk olun çocuklar da çok sevinir yaşlı nenemiz de" diye çıkıyor ağızlarından.