Savaş Ay'ın Doğu'daki bugünkü durağı Tunceli...
***
Dersim dört dağ içinde
Tunceli'de on yıllardır "selektör" yapan sancılar, acılar, kavgalar olmasaydı ah Bu müthiş coğrafya dünyanın en çok turist çeken, gelenin gitmek istemeyeceği yer olurdu.
Yavuz Donat ustamız Diyarbakır'dan bildiriyordu Sabah'ta.
Genelkurmay da bayramda Güneydoğu'ya basın gezisi tertip ediyormuş. Bölgeye 10 gün önceden gidip, yazı dizisi başlatıp dostlara ilham verdiğim için pek mutlu oldum gerçekten de. İnşallah planlarda kodamanlarla muhabbet, cici bici arabalarda yapılan mihmandarlı gezilerde vakit tüketmek yoktur sadece. Umarım
Harran'da, Halfeti'de, Hozat'ta, Silvan, Hilvan, İdil, Yüksekova, Başkale, Cizre, Silopi, Habur, Kızıltepe, Mazıdağ, Ergani dolaylarında gezip dolaşıp çıplak gözle tarassut, diz dize, göz göze sohbet de olur.
Bakırcılar çarşısında, eskici pazarlarında, Celepler Dergahı'nda, Zincirli Han, 10 gözlü Köprü, Halepli Bahçesi, Hz.Süleyman Türbesi, İçkale, Hozat Gözeleri, Munzur çayı, Pertek feribot iskelesi civarlarında da dolaşıp,
Künefeci Selim, Ciğerci Musa, Kebapçı Halil, Çorbacı Ziya, Hamal Maho, Irgat Ökkeş, Çoban Ali ve dahi bin bir suratla görüşür dertleşir haber demlerler oralardan. Şimdi lafı uzatmayalım, Tunceli'ye yollanalım.
YÖNTEM BASİT
Bu kentte on yıllardır "
selektör" yapan sancılar, acılar, kavgalar olmasa böyle bir muhteşem coğrafyayla dünyanın en çok turist çeken, gelenin gitmek istemeyeceği harikulade bir bölge olur. İşin tarihi kuytuluklarına girersem zor biter bu yazı. Ben yine nabız tutmaya, ayaküstü teşhis yöntemini uygulamaya talibim. Belediyeden başlayalım haydi.
Songül Erol Abdil Türkiye'nin yegane kadın il belediye başkanı. Ancak önümüzdeki yerel seçimlerinde aday olmayacağını söylüyor. Kararı tamamen kişiselmiş. Her başkanın 1 dönem görev yapıp bayrağı bir başkasına teslim etmesi en uygunudur aslında diyor. Zaten partisi
DTP yine bir kadın aday gösterecekmiş onun yerine.
"Kadın kotası hem Tunceli hem de Kars için işleyecek. Kars'a da bir bayan arkadaşımız aday gösterilecek" diyor. Tanışıklığımız eski. İstanbul'a yıllar önce yaptığı bir iş seyahatinde gazeteye uğramış Munzur Festivaline davet etmişti beni. "
Gelirim" diye söz vermeme fazla inanmamış
"herkes her zaman böyle diyor ama geleni görmedik daha Savaş Bey" diye sitem ediyordu. Aradan 2-3 ay geçti ve festival zamanı makam odasının kapısını tıklatıp içeri girince çok şaşırıp sevinmişti. Aradan yıllar geçti. Yine uğradım Tunceli'ye. Hem bu kez
Elazığ üzerinden, feribotla
Pertek'e geçerek ve "
riskli" denen yolu aşarak. Görüp öğrendiklerim ise az ötede.