Gavur buna "no name" diyor. Yaklaşık olarak adı sanı duyulmamış kişi anlamına geliyor. O çocuk da öyle. Kendi memleketi haricinde bileni, tanıyanı, adını duymuşu yoktur pek. Şanlıurfa'da ise çektiği fotoğraflar bilbordları, afişleri, yerel medyanın pek çok gazetesinde baş sayfaları süslüyor nicedir. Babası hem meslektaşım hem arkadaşım. 40 yıla merdiven dayamış bir basın emekçisi Sedat Atilla.
SICAK YÜREK
Çelebi, sıcak, dürüst, mert, çalışkan ve matrak bir adam. Ekmeğini böler paylaşır, sigara içmeyeyim diye devamlı kafamı ütüler, il sınırından içeri girince teslim alır aynı anda ananız, babanız, kardeşiniz, abiniz, haminiz, mihmandarınız, yoldaşınız olur. Tam hatırlamıyorum ama bin yıldır falan tanışıyor gibiyiz. İlk zamanlar tek görürdüm onu. Sonra sonra bir ufak çocuk peydahlandı yanında. Büyük oğluymuş. Boynunda üfürükten bir fotoğraf makinesi güya babasıyla birlikte o da fotoğraf çekiyordu.
YAYA BIRAKTI
Adı Nedim'di. Yıllar geçti. Nedim büyüdü, aslan gibi bir delikanlı oldu. Açık söylemek gerekir ki bu dünkü velet fotoğrafçılıkta beni de, babasını da, nicelerini de yaya bıraktı. Ben de etkilendim, "seni herkeslere reklam edeyim de gör" dedim. Aşağıda gencecik bir meslektaşın kendi ağzından kendini daha doğrusu fotoğraf serüvenini okuyacaksınız. Ama onu en çok fotoğraflarından tanıyıp, anlayacaksınız. Nedim Atilla adını şimdiden bir kenara not edin. Günü gelince "Savaş kardeş demişti" diyin.