Burası bir kent mi yoksa bir şiir mi anlamak gerçekten zor. Mimarisi, etnik yapısı, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile sanki zaman durmuş orada. Farklı dinler, inançlar tek potada buluşunca hem sanat hem tarih yönünden muhteşem bir mozaik çıkıyor ortaya. Hepsi de şaheser olan sayısız camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barınıyor kentte. İpek Yolu güzergahında olduğundan 5 büyük han ve bir kervansaray da var şehirde.
NE DEMEK MARDİN
Mardin adı "Merdo"dan mülhem. Süryanice kökenli bir kelimeden gelme ve Kale anlamında. Evvel zamanlarda bölgedeki birçok diğer şehir ve yerleşim gibi Süryaniler'in yoğun olarak yaşamış olduğu bir yer Mardin. Doğup büyüdüğü toprakları terk edip yıllarca yurt dışında yaşayan Süryani yurttaşlar şimdilerde akın akın baba toprağına dönüyor, evler, iş yerleri yaptırıyor, yatırım yapıyor ne güzel. Deyrulzafaran, Mor Gabriel, Salah'taki Mor Yakub ve Hah'daki Tanrı Annesi Meryemana Kilisesi gibi ibadethaneleri herkese açık.
FAÇA GİBİ DURUYOR
Kentteki yapılaşmaya tek itirazım Yeni şehir bölgesine. Tadı kaçık mimariler, bilindik yığma apartmanlar faça gibi duruyor güzel yüzünde şehrin. Kentte yaptığım araştırmaları, gezip gördüklerimi, esnafla, tüccarla, bürokratla ve yöneticilerle olan hasbıhalleri yarına saklıyorum. Bugün Mardin'in kıymeti üzerine dizeyim satırları istiyorum.