El-Ruha Oteli'nden çıkıp yürüdüm, Haleplibahçe civarında bir ara sokağa daldım. Bir gurup çocuk çevirdi etrafımı. Çoğu okula gidiyormuş diye sevindim.
- Pazar günü tatil diye mi bunca şamatanız? - Başka akşamlarda çıkarız oynarız...
- Bazı çocuklar mercimek tarlasına gidiyormuş geçime katkı olsun diye... - Biz mercimek işi yapmayız bizim işimiz farklı...
- Neymiş o? - Biz akrepçiyiz...
- ????? - Yazları akrep toplayıp satıyoruz...
- Akrep mi satıyorsunuz? - Evet ilaççılar gelip tanesi 1 liradan alıyor. Günde 8-10 akrep yakalayıp satıyoruz yazın.
- Ne yapıyor ki ilaççı o akrepleri? - Biz kutulara koyuyoruz o daha büyük kutulara topluyor. Akrebin zehrinden ilaç yapılsın diye fabrikalara götürüyormuş. Günde 7-8 bin akrep topluyor.
- Korkmuyor musunuz sokar zehirler diye? - Önce korkuyorduk ama alıştık şimdi. Hem birkaç tanemizi soktu ama öldürmüyor.
- Canınız çok yanar... - Evet bıçak batmış gibi oluyor. Çok acıtıyor. Yine de geceleri el feneriyle çıkıyoruz, toprak evlerin arasından topluyoruz.