Koskoca Türkiye'nin geleceği, Kürt-Türk sorununun çözümü ve Büyük İskender'in çöküşü bir deliye emanet edilir mi? Edilirse böyle olur işte. 'Kurtlar Vadisi Pusu'nun senaristlerinin başarılı bir iş ortaya koyduğuna inanıyorum. Ama bu hafta Muro'yu İskender'in eline düşürmek için gerçekten kötü bir yol seçtiler, kabul edelim. İzleyenler bilir, izlemeyenlere kısaca özet geçeyim. Muro, İskender'in elinden kurtulmak için Deli Hüsnü'ye ulaştı. Muro'yu İskender'den önce bulmak isteyen Polat için kaçırılmaz bir fırsattı. Hemen yola koyuldular. Ama işin içine İstanbul trafiği karıştı. Polat, Abdüley ve Deli Hüsnü, trafiğe takıldı. Polat söylenirken, Deli Hüsnü kestirme bir yol bildiğini söyledi. Trafiğin durumu o kadar vahimdi ki, deliye güvenmek zorunda kaldılar. Bu arada Bulut ve Memati ikilisi, saklandıkları aracın arkasından hiçbir surette çıkamadılar. Sanırsınız, o Irak'taki Memati gitmiş yerine çaylak bir adam gelmiş. Bulut deseniz, daha dün mafyaya adım atmış. Hadi onlar oradan çıkamadı, bir şey yapamadı. O sırada bir de Deli Hüsnü'nün gösterdiği yolun sonu gelmez mi... Polat ve Abdüley, arazinin ortasında kaldı. Deli bu sefer 'Yürüyelim' dedi. Abdüley ona hak verdi. Muro, onları ararken delinin telefonunun şarjı bitti. Polisiye-aksiyon değil, sanki mahalle dizisi. Polatlar kocaman siyah cipleri bıraktılar, başladılar yürümeye. Takım elbiseler ve cilalı ayakkabılarla zor oldu. İnanın üzüldüm Polat'ın düştüğü durumu görünce. Sonuç kendi mekanlarına kamp kurmuş en büyük düşmanlarını ve en büyük kozlarını arkasından bakakaldılar. Bu arada Türkiye'yi güya yöneten, uçan kuştan bile haberi olan İskender'in limanın Memati'ye ait olduğunu bilmemesi de enteresandı... Ama pardon, niye bu kadar kafa yoruyorum ki... Sonuçta bunların hepsi hayal ürünü ve kurmaca...