Televizyonun çivisi çıktı mı? Gerçekten çıktı! Stadyum'da küfürlü destek, Disko Kralı'nda amuda kalkan genç kızlar ve Popstar Alaturka'yı basan çirkefler... Ancak 'balık baştan kokar' der ya büyükler... Burada da balık baştan kokuyor! Çünkü bu kepazeliklerin büyük bölümü reyting kapmak için yapılıyor. Düşünsenize 'Yemekteyiz' kadar kötü bir program reyting sıralamasında 8'inci sıraya yerleşebiliyor. İçi bomboş, insanların tamamen birbirini aşağılamasına dayalı bir program, bizim ülkemizde 8'inci sıraya yerleşebiliyorsa, bu konuda düşünmeliyiz. Ya biz gerçekten sadece hırgür ve hakaretten hoşlanan bir milletiz ya da reyting ölçümleri bizi gerçekten kandırıyor. Ben ikinci seçeneğe inanmayı tercih ediyorum. Şimdi içinizden bu millet evlilik programlarını aylarca takip etti diyebilirsiniz. Ancak orada hiç olmazsa bir parçacık aşk, arkadaşlık falan vardı. Hatta Semra Kaynana, sosyal bir olgu olarak incelendi, bu programlardan yola çıkarak Türkiye'nin çok büyük bir gerçeği dile geldi. Gelin-kaynana ilişkilerine mercek tutuldu. Ancak 'Yemekteyiz' adlı programda birbirlerinin evine gidip yemek yiyen, fikirlerini gerçekten kaba ve katlanılmaz biçimde dile getiren bir insan topluluğu var. Bu programın onca emek verilmiş, iddialı yapım arasından sıyrılıp reyting listesinde ilk 10'a girmesi gerçekten aklın kabul edebileceği bir durum değil. En azından bu izlenme payları beni ve benim çevremdeki onlarca insanı, mail ve SMS yoluyla fikirlerini paylaşan binlerce izleyiciyi yansıtmıyor. 'Beni yansıtıyor' diyen beri gelsin...