Sen cimrisindir. Çocuğa çikolata, gazoz almazsın. Bari bu harçlıktan sebeplensin sabicik.
Hepimiz "Turgut Baba" derdik ona. O ise keyfi çakır olduğu anlar da, "Bana baba demeyin. Ben çocuğum daha. Hem de Cumhuriyetin ilk çocuğuyum" derdi. 1923 yılında doğmuş olmak onun için büyük bir onur, bir iftihar vesilesiydi çünkü. Çocuk yaşımda tanımıştım ben Turgut Baba'yı. Rahmetli pederle ortak arkadaşları Avni Dilligil'in tiyatrosunda oynarken babam elimden tutar oyunlarına sonra da kulise götürürdü beni. Başımı okşar, gümüş 1 liralıklardan harçlık verir takılırdı babama: -Sen cimrisindir. Çocuğua çikolata, gazoz almasın. Bari bu harçlıktan sebeplensin sabicik
KORKARDIM Kocaman kahkahalar patlardı, sesten korkardım. Aradan on yıllar geçti. En çok bu fotoğrafın çekildiği yerde, Çiçek Bar'da karşılaşır olduk. Hala aynı gürültülü kahkahaların, aynı tertemiz, aydınlık yüzün adamıydı. Barın en dip, köşe sandalyesi ona ayrılırdı. Densizin biri bilmeden oraya yanaşacak olsa şef garson Şanlı koşarak gelir uyarırdı müşteriyi: -Oraya yerleşmeyin sahibi var. Bir gün yine aynı durum oldu. Mekana nasıl düştüğü belirsiz bir şapşal geldi ve köşeye konuşlandı. Şanlı gördü ve gelip uyardı adamı -Beyim orası sahipli Adam tınmadı bile. Yeniden uyarılınca gayet küstah bir tarzda -Sinema mı burası kardeşim. Biletle mi satılıyor yerler -Öyle değil ama orası Turgut Beyin yeri -Burada mı o Turgut Bey? -Neredeyse gelir -Erken gelip otursaydı yerine.Ben de müşteriyim. -Beyefendi oradan başka yerde oturmaz. Görürse üzülüğr, küser gider -Kim yahu bu Turgut Bey? -Turgut Boralı -Kaymakam mı, emniyet müdürü mü, bakan mı, padişah mı? -Hayır tiyatrocu -Neee? -Tiyatrocu. Duayen tiyatrocu hem de -Bir tiyatrocu gelecek diye siz adam kayırıyorsunuz öyle mi. Hem de bir tiyatrocu için
HALLEDELİM Arka masada Hümeyra, Deniz Türkali, Halil Ergün'le birlikte oturan aktör Mustafa Alabora fırlayıp bitti adamın tepesinde -Ben de tiyatrocuyum bir sıkıntınız mı vardı bizden yana? -Sizden yok da Turgut Bey'den var -Biz halletsek o sıkıntıyı Tam o sırada Turgut Baba içeri girmez mi. Bir süre ne olduğunu tam kavramadan seyretti tartışmayı. Sigortasının doksanda atması ve elinin ağırlığıyla ünlü Mustafa Alabora'nın adamı ham yapmasına ramak kalmıştı. Birden Turgut Baba araya girip çıkıştı Mustafa abiye -Yahu Mustafa utanmıyor musun? -Neden utanayım baba. Terbiyesizlik yapıyor sana da bize de Boralı arkasını döndü ve kıs kıs gülmeye başlayan o adamın boynuna sarılıverdi. -Şimdi inandın mı buraya giremezsin, girsen de benim yerime geçemezsin, geçersen de bir alay laf yersin yetmezse bir de köteklenirsin, ha ha haaa! Hepimiz şaşkın halde kalakalmışken devam etti Turgut baba -Bu köftehor benim yakın arkadaşımın oğlu. Çok merak etmiş ortamı. Beni bekle beraber gidelim beklemedi. Telefonda "hangi masayı tutayım?" dedi. "Köşenin yanında bekle, ama sakın oraya geçme fena olursun" dedim onu da dinlemedi. Bana bir şey olmaz diye dalga geçti benimle hınzır. Allahtan tam vaktinde geldim yoksa 3 dakikada kapının dışında