Öve öve bitiremedik, 'hayatın gerçek yüzünün sinemasal anlatımı' dedik... Ama 'Yol Arkadaşım' yormaya başladı. Ancak dizinin geneline çamur atmak yanlış olur. Yorucu olan kesinlikle 'Ayla' karakteri! Hayatı sürekli sınav olarak gören, hayatın karşısında tek başıma duracağım diye direten, sanki dünyası başına çökmüş, herkesin derdi sırtına binmiş gibi davranan Ayla, beni fazlasıyla sıktı. Tamam, anne ve babası ölmüş (bu arada annesinin ölmediğini öğrendik), amcası tarafından horlanmış, zor bir gençlik dönemi yaşamış, sevmiş, evlenmiş, aldatılmış... Ama Allah aşkına çok daha kötülerini yaşayanlarını görmediniz mi? Üstelik bu süreçte maddi bir sıkıntı çekmemiş, babaannesi tarafından hep kollanmış, büyük bir hata yapsa da eşi tarafından çok sevilmiş bir kadın Ayla... Başı sıkıştığında sığınacak koskoca bir ailenin ferdi. İlk haftaları zor geçse de onu seven ve içine alan bir aile... Kuzenler, yengeler, süt anneler, babaanneler... Aldatan eş tarafından bankaya yatırılan milyarları saymıyorum bile... Ya da başı sıkıştığı anda verilen omuzu hiç söylemiyorum. Lütfen artık 'Bu benim savaşım, tek başıma yüzleşmeliyim' laflarını kaldıralım bir kenara. Ayla, yoktan var etmedi. Zaten Allah'ın şanslı kuluydu... Bu uzaklara dalmaları, sürekli ağlamaları bir kenara bırakalım. Zira ben yan karakterlerin ilişkilerini izlemekten çok daha fazla keyif alır hale geldim. Örneğin, iki çocuk babası olduktan sonra kendi babasına sonunda diklenebilen İlker, çok daha gerçek, çok daha hayatın içinden.