Nedense bir bölüm insan olumsuzlukları seviyor. Çünkü bundan beslenen bir kesim var. Şimdi dünyada bir kriz ortamı çıktı ya bunlara da gün doğdu: * Batıyoruz, bitiyoruz... * Kriz bizi fena vuracak... * İşsizlik olacak... * Fabrikalar batacak... Ve daha bir yığın hezeyan. İleride olabilecek olumsuzluk ihtimallerini unutmayıp tedbir almak başka, insanları paniğe sürükleyip bundan nemalanmak başka. Bunların yaptığı da o. Hatırlayın. Türkiye 2001 krizini atlattıktan sonra herşey düzelirken bile sürekli 'kriz' korkusuyla yaşamadık mı? Yani bu filmi daha önce gördük. Ne zamanki söyledikleri bir türlü çıkmadı, bu sefer de başka senaryolarla karşımıza çıktılar. Şimdi yurt dışındaki bu dalgalanmalar onların kurtuluşu oldu. Bizi korkutup, paniğe sürükleyerek kendilerine çıkar sağlayanlara inanmayınız. Her ne iş yapıyorsanız, o işi daha iyi yaparak, yani çalışarak, yani hayatınızı normal akışında sürdürerek ayakta kalmamıza yardım ediniz. Türk ekonomisinin çarkları hiç durmadan çalışmalı. Elbette bazı zorluklar yaşayacağız ama 'pes' edip kriz korkusu yayarak nemalananların ekmeğine de yağ sürmeyelim. Hükümet de bu ortamı fırsata dönüştürüp, işçi çıkaran, ya da ücretleri kısan, ya da sosyal hakları azaltan 'kötü niyetli' patronlara göz açtırmamalı. Geçen gün gazetemizde manşet oldu. Kendilerini kurtarmak için Başbakan'dan İşsizlik fonundaki paraları isteyen işadamları bile var. Aynı zamanda 'fırsat bu fırsat' diyerek zam yapanlara karşı da dikkatli olmamız gerekiyor. Dediğimiz gibi bu 'film'leri daha önce gördüğümüz için artık gözümüz açık olmalı.