Dün gece limanlardaki bütün deniz fenerlerini yaktım.
Denize boşalttım karanlıkları.
Bir yıldız indirdim gökyüzünden.
Denizden bir ışık sızdı.
Adını sevgi koydum.
***
Fakirin fukaranın serveti ekmeğe gidiyor. Yine de sıcak bir gülüş bile yetiyor onları ısıtmaya.
Toprağa kazma vurun göreceksiniz.
Oradan geldik, oraya gideceğiz.
Peki neyin nesi bu kavga?
Birlikte yaşanacak bir ömür varken, bu hasetlik neyin nesi?
Eli cebinde, kederli bir adamın gözlerinde ışık gördüm.
Aynı kadere göz kırptık.
Adını dostluk koydum.
***
Biri silahını doğrultmuştu üzerime, namlusuna karanfil taktım. Birbirine karışmıştı saçı sakalı, ona sevgiyle baktım.
Hangi iklimlerden geldiğimizi ikimiz de biliyorduk.
Aynı noktada buluştu gözlerimiz.
Adını barış koydum.
***
Bir yanda şehirli kini, öte yanda taşralı nefreti. Aynı toprağın çocukları, ayrı dünyadaydı sanki.Yağmur yerine gözyaşları karışıyordu toprağa. Sevda türküleri yankılanıyordu dağlarda.
Adını hasret koydum.
***
Karanlıklar aydınlıkları boğmak istiyordu da, güneş her sabah yeniden doğuyordu. Değer biçilmiyordu emek, dürüstlük gibi şeylere, aldırmadım.
İki insanın birbirine söylediği en güzel sözcüğü duydum.
Çünkü biliyordum ki, çocukların gözlerinde aydınlanıyordu sokaklar.
Adını umut koydum.