Bosna maçı mutlak kazanmamız gereken bir maçtı ama açıkçası ilk 11 çok fazla ümit vermiyordu. Özellikle "Batuhan-Mevlüt" forveti nasıl gol atacaktı? "İbrahim Kaş-Servet" defansı da nasıl gol yemeyecekti? Gereksiz bir faul, bir serbest atış, defansla Volkan'ın ortak hataları, kötü bir gol, korktuklarımızı gerçeğe dönüştürdü. İstediğimiz hücumları da yapamıyorduk. Ama ilk yarının sonlarında bir korner atışımızdan sonra bir 5 dakika ve ikinci yarıda bir 30 dakika tempo yaptık ki buna dayanmak çok zordu. İşte bazen isimler değil, istemek bunu sahada göstermek herşeyin önüne geçiyor. Dün akşam Milli Takım 40. dakikadan sonra çok istedi, çok mücadele etti, Bosna'yı sindirdi ve golleri buldu. Fatih Terim'in Batuhan'ın yerine Nuri Şahin değişikliği çok ilginçti. 5 orta alan oyuncusu vardı ve 'Mevlüt yalnız kalacak' diye düşündük. Ama Kazım ve Arda, Mevlüt'e büyük destek oldu. Sabri yine sağ taraftan müthiş bir destek verdi. Aurelio, Ayhan ve tüm takım Bosna'yı kendi yarı sahasına adeta hapsetti. Mevlüt çok gol kaçırdı ama rakip defansı, bir oyuncu ancak bu kadar zorlar. Ve bunun semerisini atttığı golle de gördü. Yine, Kazım rakip defansı allak bulak eden diğer oyuncuydu. Arda da ikinci yarının en etkili ismiydi. Sabri, Aurelio, Servet başta olmak üzere ikinci yarıda kötü oynayan bir isim bulmak mümkün değil. Oyuna sonradan giren Nuri Şahin, Halil ve Yusuf oynadıkları sürelerde kalitelerini gösteren katkılar sağladılar. Sonuçta Bosna hayati bir maçtı, zordu. Rakiplerimizin kolay maçlar oynadığı bir gecede İspanya maçları öncesi zirveden kopmamak için mutlak kazanmamız gerekiyordu ve kazandık. Ama çok zorladık, çok yorulduk. Şimdi hedef Estonya. Rakip zayıf olsa da yine istemeliyiz. Yine dün akşamki gibi mücadele etmeliyiz.