Eldeki kadro yapısıyla ve bu sistemle Fenerbahçe'nin galip gelmesi mucizelere kalmış diye defalarca yazdık, konuştuk. Ama dinletemedik. İlk 45 dakikada maç bitmişti. 2. devre İlhan Parlak'ın, Güiza'nın yanına gelmesi neyi değiştirdi ki! En azından bu küçük hamle çok önceki haftalarda yapılmalıydı. İlerde kalabalıklaşmayan, doğru dürüst pozisyon bulamayan Fenerbahçe, ikinci devre maçı açık farkla kaybetmesine rağlem birşeyler yapmaya çalışan, penaltı kazanan ve penaltıları verilmeyen bir takım hüviyetine girdi. Elbette, bunların hiçbiri yeterli değil ve olmayacaktı da. Bu kadar eksikle sahaya çıkılsa da o çıkanların hepsi de Sarı-Lacivertli formayı taşıyan ve oynamadıkları zaman isyan eden futbolcular. Şimdi gösterin kendinizi. O da yok. Yenilen goller birbirinin kopyası. Aghahowa maçın yıldızı oldu. Göbeğe atılan her top golle neticelendi. Lugano ve Edu'nun yokluğunda o alana bir çare bulunamadı. Sakatlıklardan şikayet ediyoruz. Daha ilk 45 dakika bitmeden Gökhan ve Emre sahadan çıkıyor. Fener bu sene resmen camdan bir takım oldu. Kafam almıyor. Geçen sene, kaleye gelemeyen İnter, PSV ve Chelsea forvetlerini düşünüyorum. Daha doğrusu onlara adım attırmayan Fener defansını düşünüyorum. Bir de bu sezona bakın. Zico'nun gitmesi ve Aragones'in gelmesi için kampanya başlatanları düşünüyorum. Tribünlerde de onlara karşı bir kampanya başlatıldı ama konumuz bu değil. Dünkü maçta Emre'den bir Alex yaratma hayalinin de boş olduğunu gördük. Alex en mutsuz anlarda ortaya çıkar, Emre ise böyle anlarda sahadan çıkan futbolcu oldu. Alex, 1-2 gol de daha atsa 100 golü geçecek. Emre'nin gol bölgelerinde işi yok. İkisi birbirine iyi partner olurlar. Bu Kabul ama Aragones, dün Alex sahada olsa, yinen onun yanında değil sağ kanatta oynatır. Çünkü şimdiye kadar böyle yaptı. Bu sene yapılan 2 galibiyet var. ikisi de Kadıköy'de eksik takımlara karşı. 'Bu galibiyetlerle gerçeklerin üstünü kapatmayın' diye adeta yalvardık. Dinletemedik. Ne yazık ki ortaya çıkan eser çok kötü...