İşi uzmanına sormak her şeyden ala. Ben de gittim yöreyi avucunun içi gibi bilen bir turizmciye, genç bir rehber kardeşe sordum. Anlattıkları hoş, bilinmesi gereken şeyler diye düşünüp, sizinle de paylaşayım istedim. Bakın ne diyor o genç rehber Şeyhmuz Aktan:
EMEVİLER BİLE "Mevcut bilgilere göre; Hasankeyf kalesi M.S. 4'üncü yüzyılda kurulmuş. Bu yüzyıl ortalarında, Diyarbakır çevresini ele geçiren Bizans İmparatoru Konstantinos, bölgeyi korumak amacıyla iki sınır kalesi inşa ettirmiş. Bu iki kaleden biri Hasankeyf Kalesi'dir. Kale, Sasaniler'e karşı siyasi önem kazanınca, daha sağlam şekilde tahkim edilmiş. Hasankeyf, MS. 639'da Emeviler'ce fethedilmiş.
TARİH KORKUSU Bu tarihten sonra; Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler ve Osmanlılar hakimiyet kurmuşlar. Hasankeyf en parlak dönemini Artuklular döneminde yaşamış. Merkezde bu dönemden kalan pek çok tarihi eser var." Genel kültüre girer kabilinden iklimi, havayı filan da sordum tabii Şeyhmuz'a. Dedi ki: "Abi bu bölgeye hayat veren Dicle Nehri'dir. Bu delişmen nehir elbette, yörenin iklimini de etkilemekte.
ŞENLENSİN GÖNÜLLER! Nehir var diye kış ayları ılıman geçer burada. Yani yazın-kışın ortalamasını alırsak 25 derece filan diyebiliriz. Ama bazen bir şey olur, bir sıcak yapar ki; 45'e vurur termometre. O zaman yere yapışmış hallerde gezer, sonra cuup diye Dicle'ye atarsın kendini. Hele bir de kelek tabir edilen ilkel botlardan edinirsen yaşın kocamış da olsa çocuk gibi şenlenir, kıyılara çarpa çurpa eğleşirsin ki dadından yenmez...