Yıllardır dedelerin-ninelerin hastalığı olarak kabul edilen diyabet, geleceğimizi tehdit ediyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün 'salgın hastalık' ilan ettiği diyabet, obezite ile kol kola verip 'diyabezite' kavramını geliştiriyor.
Dilinizi yavaş yavaş 'diyabezite' terimine alıştırmaya başlayın. Çünkü bu terim, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıklıkla kullanılacağa benziyor. Metabolik Sendrom Derneği Başkanı Prof. Dr. Aytekin Oğuz, yıllardır dedelerin- ninelerin hastalığı olarak bilinen diyabetin artık 4 yaşındaki çocuklarda bile görüldüğünü söyledi. "Diyabezite diye bir kavram yerleşiyor. Yani diyabet ile obezite birlikte görülüyor. Diyabetin bu kadar yaygınlaşmasının bir nedeni de obezitenin artması. Diyabet hastalarındaki kilo fazlalığı ve obezite çok yüksek oranda" diyen Prof. Dr. Oğuz, şu açıklamaları yaptı:
SALGIN HASTALIK İLAN EDİLDİ "Türkiye'de 6 milyon diyabetli hasta var ve her yıl 240 binden fazla yeni diyabet vakası ortaya çıkıyor. Öncelikle bu durumu bilmek lazım. 1997 yılında obezite, dünyada salgın hastalık olarak ilan edilirken, arkasından diyabet de Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler tarafından salgın hastalık olarak açıklandı. Yani önce obezite salgını geldi, ardından da diyabet salgını. Çünkü diyabetin bu kadar yayılmasının sebebi obezitenin artması. Tabii ki; ek faktörler de var ama obezite çok önemli. Obeziteyi getiren de hareketsiz yaşam ve aşırı beslenme. Çocuklar ve gençler açısından, hatta erişkinlerde de benzer tabloya baktığımızda bir kere hareketsizlik çok temel bir problem. Çocuklar kapının önünden servise binip okula gidiyor, aynı şekilde de evine dönüyor. Genellikle oyun bahçesi olmayan, oyun saatine saygı duyulmayan, spora çok fazla zaman ayrılmayan bir çocukluk yaşıyor çocuklarımız. Evde odasında hayatını geçirmek zorunda. Hareket alanı çok daralmış durumda. Beslenme de çok önemli. Ben hep beslenmede ana bozukluğun rafine karbonhidrat tüketimindeki artış olduğunu söylüyorum. Yani una ve şekere dayalı gıdaların aşırı tüketilmesi.
YENİ NESİL TEHLİKEDE Çocuklar ya unlu ya da şekerli bir şey yiyorlar. Özellikle içecekler, hemen hemen hepsi içerisinde yüksek oranda şeker bulunduruyor. Bisküviler, hamburgerler, kekler... Bunların önüne geçilmesi lazım. Yeni neslin geleceği şu anda diyabet ve obezite açısından çok kötü görünüyor. Diyabetten korkmak yerine önlem alınmalı. Anne-babalar çocuklarının geleceğini karartmasın. Çünkü diyabetli olmak bir kader değil, diyabet önlenebilir. Diyabetten korkulmamalı. Korku depresyon ve hareketsizliği getirir. Bunu önlemek için doğru şeyleri yapmak, çocuklara spor ve beslenme konusunda örnek olmak lazım."