Toplumsal dokuyu güçlü kılan önemli unsurlardan biri de yardımlaşmadır. Allah rızası için olursa buna "sadaka" denir.
Dinimiz, fertler arasında dayanışma ve yardımlaşmanın bir örneği olan sadakaya çok önem vermiş ve onu kurtuluş için, dünya ve ahiret huzuru için teşvik etmiştir.
Cenab-ı Hakk bir ayet-i kerime de, "Hayırdan ne infak ederseniz (sevabı) kendinize aittir.
İnfakınız yalnız Allah rızası için olsun. Hayırdan ne infak ederseniz mükâfatı tamamıyla verilir, haksızlığa uğramazsınız" diyor. Bunu takip eden ayette de: "Hayırdan ne infak ederseniz Allah onu bilir" buyuruyor. (Bakara; 3/273) Şüphesiz Allah her şeyi bilendir. Buna rağmen ayette tekrarlanan "Her şeyi bilir" ifadesi hayır işleyenlere verilecek mükâfatın büyüklüğüne ve değerine işarettir.
Allah yolunda tasadduk, meleklerin duasına vesile olur. Allah'ın bu ruhani varlıklarının her sabah şöyle dua ettiklerini Resul-i Ekrem bildiriyor ve buyuruyorlar ki: " insanların geçirdikleri her sabah, iki melek iner. Birisi, "Ya Rab! İnfak edenin malına halef ver (çoğalt)" der. Diğeri de, "İmsak edenin (cimrilik yapanın) malını telef et" der. (Riyzüssalihin; 1 / 573) Bazılarının tasadduk ederken elleri titrer, malının eksildiğini zanneder. Hâlbuki İslam hakkında gerçek bilgi sahibi olanlar böyle düşünmez.
Zira Resul-i Ekrem (sas) bu hususu çok açık ve net olarak bildirmiştir ki : "Sadaka malı eksiltmez. İnsan affettikçe Allah da onun izzet ve şerefini artırır. Her kim Allah için tevazu ederse, Allah onu yükseltir."(Riyazüssalihin ; 1 / 577 ) Sadakanın malı eksiltmediğine kesin inandıysanız onu vermekte acele ediniz değerli müminler, zira Resulüllah (sas) : " Sadaka vermede acele ediniz. Çünkü bela, sadakanın önüne geçemez." buyuruyor.
Yolda yürürken bile nereden bir bela gelecek tereddüdüyle yaşıyoruz. Böylesi bir ortamda görülen ve görülmeyen bela ve musibetlere engel için sadaka vermeye ihtiyacımız vardır. Bela gelmeden onu önleyebilmek için hadis-i şerifteki tavsiyeye uyarak sadaka vermekte acele edelim.Az da olsa günlük tasadduku bir alışkanlık haline getirelim.Zira sadaka vermek için zengin olmayı beklemek gerekmez.
Verilen sadakanın miktarından ziyade niyet önemlidir.Allah rızası için verilmiş olması önemlidir. Bu samimi niyet sadaka sahibini hem dünya musibetlerinden,hem de ahiret azabından korur.
Zira sevgili Peygamberimiz, "Yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyunuz" buyuruyor.
Bir de şu hususa dikkat edilmelidir! Verilen sadaka tekrar tekrar anlatılmamalı ve başa da kakılmamalıdır. Böyle olursa elimizle ve gönlümüzle verdiğimiz sadakamızı dilimizle geçersiz hale getirmiş oluruz. Bu konuda Mevlamız Bakara (2/264) suresinde şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Sadakalarınızı başa kakıp incitmekle hükümsüz bırakırsınız." Allah'a yakın olmak istiyorsak, Allah-u Teâlâ'nın bize ikram ettiğini biz de Allah için ikram etmeliyiz ve Resulüllah'ın bildirdiği şu mükâfata nail olmak için cömert olmalıyız. O mübarek Peygamber buyuruyorlar ki: "Sahavet (cömertlik) sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır." (Had. Ans. Kütüb-i Sitte; 7 / 69)