Öldüğü günün sabahı ruhunda hem huzur, hem de bir sıkıntı vardı Hastalığının şiddeti bazen hafifliyor, bazen de artıyordu Ateşi şiddetlenince, yanında bulunan su leğenine tekrar tekrar ellerini daldırıyor yüzüne sürüyordu Elindeki bezle bazen yüzünü örtüyor.. bazen açıyor Sık sık da; "Lâ ilahe illallah; ölümün acısı varmışdiye halini anlatıyordu Birden göğsü daraldı İniltisi işitildi Şifa dolu nefesi sıkıştı Mübarek anlı terlediGüzel yüzü soldu Rengi değiştiİri siyah gözleri ferini kaybetti Keskin bakışları dondu Parmağını havaya kaldırarak işaret etti Üç defa: Refik-i A'la'ya.. Refik-i A'la'ya.. Refik-i A'la'ya En yüce Dost'a.. En yüce Dost'a.. En yüce Dosta Ve İki eli yanına düştü Gözleri bir noktaya bakıyordu Açık gözleriyle vücudundan çıkan ruhunu takip ediyordu İlliyun'a götürülen ruhunu Artık Rabbi'ne kavuşmuştu En yüce Dost'a hicret etmişti O... Böylece 571 yılında başlayan.. Hak davasında, İslam yolunda mücadelelerle dolu dünya hayatı, 632 yılında, 63 yaşında iken sona erdi Ashab-ı kiram şaşkındıHüzün çökmüştü içlerine Derin bir teessür vardı gönüllerinde Münafıklar ise sevinçli Fırsat bildiler ölümünü Resul'ün O Peygamber olsa ölür müydü? dediler Bu sözlere gazaba geldi Hz. Ömer Çekti kılıcını- Kim Muhammed öldü derse vururum kafasını Araya Hz. Ebu Bekir girdi Sabırlı ve teennili Hz. Muhammed de her insan gibi öldü.. Rabbisi'ne kavuştu dedi Al-i İmran ve Zümer surelerinden okudu Ömer teskin oldu Ashab da teselli buldu