- Orada bir köşe masada İsmet Ay yine kızmış küplere binmiş bağırıyor. "Sen ancak marangoz olursun..." - İyi de bağırdığı, marangoz dediği adam Devlet Tiyatrosu'nun baş dekoratörü Osman Şengezer yahu.
Geçmişin kuyusuna daldırıversem hayal kovalarımı keşke. Her çekişte tonlarca anıyı, hatırayı, yaşanmışlığı, tanıklığı çıkarsam oradan aaah. Ama onları istif etmek, birini bırakıp birini anlatmak bile haksızlık etmek gibi gelecek biliyorum. Çünkü ayrı ayrı ne hüzünler, neşeler, şakalar, gülüşler, gözyaşları, umutlar, kırıklıklar taşıyor hepsi de. Bin yaşaması illaki gerekli gibi bir adamdı mesela Yavuzer Çetinkaya. Genç yaşta çekip gitti aramızdan. Ardında Sanatevi'nin köhne duvarlarına çarpıp yankılanan "Yesterday" şarkısının avazlarını mirasladı bize giderken.
SIR BÖLÜŞTÜK Kimselere benzemez sahici gülüşüyle kalbini dişlerinden ak pak akıtan o aslan parçası o Yılmaz Zafer mesela. Masaların üzerinde sevdiği kadına az mı tirat çekip, onca kalabalığa kimse yokmuş gibisinden yaptı. Bütün zamanların en anaç en delikanlı kadını usta oyuncu Duygu Ankara dost omuzlarına az mı yaslanıp dertleşti, sır bölüştü. Orada bir köşe masada İsmet Ay yine kızmış küplere binmiş bağırıyor: "Sen ancak marangoz olursun" İyi de bağırdığı, marangoz dediği adam Devlet Tiyatrosu'nun baş dekoratörü Osman Şengezer yahu.
O GÜZEL ATLARA BİNİP... Orası kapanmasaydı soğuktan titreye titreye bir parkın kanepesinde ölüverir miydi Yadigar Ejder! Kemal Sunal'ın köşe masalarda anlattığı heykel güldüren fıkralar, Tolga Aşkıner'in derin sohbetleri, Kamuran Usluer'in, Turgut Boralı'nın, Savaş Dinçel'in selamları, kelamları ve boynu bükük öksüz dostları kaldı geriye. Şimdi bir Bodrum 'ayazında' deniz kenarı kıyılarda da sohbet, muhabbet yerinde ama çoğu zaman yine de şu dizeler geliyor aklıma: "O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler".