Hababam Sanat evi
Sinema, tiyatro, opera, bale, resim, heykel, müzik, spor, iş dünyası, basın camiasının tekmil bohem adamının yeriydi Sanatevi... Ne kadar kendiyle barışık ne kadar çelebi, sıcakkanlı, ağız dolusu küfredip, lebi derya gülmek yanlısı olan kişi varsa koşulsuz toplanırdı oraya....
Ahmet Kaya eşi Gülten Kaya ile flört bile etmiyordu o zaman. Kaset için girdiği stüdyoda yapım görevlisi olarak çalışan çalışan Gülten'i tanıyıp beğenmiş sonra da bir yolunu bulup yemeğe davet etmişti onu. Buluşup gittiler, yemeklerini yediler ve gecenin sonunda teklifini yaptı Ahmet Kaya: "Hayat arkadaşım olur musun?" Ahmet son nefesini verene dek ayrılmayan gerçek bir hayat arkadaşı oldular. Bu evliliğe temel mekan olan yer orasıydı. Taksim Sıraselviler'de, önceleri Sinematek olarak kullanılan bodrum katta bir bar. Yani Taksim Sanatevi...
KEMAL SUNAL'DAN SEZEN'E Kemal Sunal, Şener Şen, Kadir İnanır, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Halil Ergün, Yılmaz Zafer, Berhan Şimşek mi desem, İsmet Ay, Haldun Dormen, Yıldız Kenter, Sezen Aksu, Tekin Akmansoy, Mahsun Kırmızıgül'ü mü saysam. Teoman'ı, Özlem Tekin'i, Yılmaz Erdoğan'ı, Zeki Alasya'yı, Fatma Girik'i mi saysam tek tek.
LEBİ DERYA GÜLÜŞLER Aslında keseden gidip sinema, tiyatro, opera, bale, resim, heykel, müzik, spor, iş dünyası, basın camiası falan gibi iri kıyım bir dünyanın ne kadar bohem ne kadar kendiyle barışık ne kadar çelebi, sıcak kanlı, kalabalık yaşamaktan, eğlenmekten, ağız dolusu küfredip, lebi derya gülmek yanlısı olan herkesin koşulsuz toplanma, yaşama mekanıydı Taksim Sanatevi.
HEPİMİZ KARDEŞİZ Sahibi herkesti sanki. Garsonu, komisi, kapıda duran koruması, kahyası, barmeni, vestiyercisi bile aynı büyük ailenin birer çocuklarıydı gelenler, takılanlar için. Parası olmayanlar, hesap takanlar, veresiye yiyenler, hiç ödemeyenler, cebini orada bölüşenler, her şeyini üleşenler bir aradaydı ve kimseden kimseye aykırı laf çıkmazdı.
MEYHANECİ OLACAĞIM Bütün bunların mimarı saydığım alemlerin hatır gönül işçisi, eski Yeşilçam emekçisi, sinema heveslisi, oyunculuğun, yönetmenliğin, senaristliğin sağlam beceriklisi bir adamdı. Siz onu mesela Hababam Sınıfı Uyanıyor'dan genç, parlak, temiz yüzlü, çıtkırıldım haliyle genç kız yüreklerini hop ettirdiği haliyle tanırsınız mesela. Sonra bir dolu filmden, diziden daha bilirsiniz. Ama birden bire "meyhaneci" olacağı tuttu ve kurduğu bu meyhane de çok tuttu. Sonra bir de yazlığını kurdu Bodrum'a Sanatevi'nin. Bu kez yukarıda saydığım tekmil ahali oraya akar oldu.
SAVAŞ AY
|