Peygamberimiz ve beraberindekiler Cuma namazını kıldıktan sonra yollarına devam ederek kendisini karşılayanlarla birlikte Medine'ye girdi. Kendisi, Kasva isimli devesinin üzerinde idi. Medine halkı etrafını çevirmiş, büyük tezahüratta bulunuyordu. Herkes bu aziz misafirin kendi evinde konaklamasını istiyor ve devesinin yularını tutup kendi evlerine doğru çekiyorlardı. Hz. Muhammed ise hiç kimsenin gönlünü kırmadan, "Bırakınız onu kendi haline. O memurdur, bakalım bizi nereye götürecek" diyerek devesinin serbest bırakılmasını istedi. Nihayet Kasvâ, Neccaroğulları'na ait boş bir arsaya çöktü. Tekrar kalkarak biraz daha ilerledi ve Ebu Eyyüb'el-Ensari'nin kapısına yakın bir yere çöktü ve tatlı bir sesle bağırdı. Peygamberimiz de; "İnşallah konak yerimiz burasıdır" dedi ve devesinden indi. Devenin çöktüğü yere en yakın ev Ebu Eyyub'el-Ensareviydi. Peygamberimiz Mescidini ve etrafına odacıkları yapıncaya kadar bu evde yedi ay misafir kalmıştır. Böylece İstanbulumuz da medfun bulunan Eyüb Sultan, Peygamberimiz'i yedi ay evinde misafir etme şerefine eren sahabi olmuştur.
Medine Mescidi'nin yapımı Peygamberimiz devenin ilk çöktüğü yere mescidini yaptı. Mescidin yeri Sehl ve Süheyl isimli iki yetime aitti. Peygamberimiz onlardan arsayı satın almak istedi. Fakat onlar, "Ya Resulullah! Vallahi olmaz. Biz onun bedelini Allah'tan başkasından istemeyiz" diye itiraz ettiler. Yine de Peygamberimiz bedeli Hz. Ebubekir'e ödettirerek arsayı satın aldı. Derhal Mescid'in yapımına başlandı. Mescid'in yapımında Peygamberimiz, ashabıyla birlikte bizzat çalıştı. Taş ve kerpiçleri taşırken bir taraftan da, "Ya Rabbi, ahiretin hayrından başka hayır yoktur. Ensar ve Muhacirleri yargılayıp bağışla" diye dua ediyordu.
Ehl-i Suffa Mescidin etrafına iki oda bir de sofa yapıldı. Odalara Peygamberimiz yerleşti. Sofa'da da kimsesiz sahabeler kaldı. Bunlara "Ehl-i Suffa" denir. Bunlar, zamanlarının çoğunu Peygamberimizle birlikte geçirir, O'ndan feyz ve ilim öğrenirlerdi. İslam'ı öğreten öğretmen durumunda yetiştiler. Medine dışında İslam'ı öğretmek üzere görevlendirilirdi bunlar. Peygamberimiz onları, "Ey Ashab-ı Suffa, her kim sizin bu halinizle ve bu halden razı olarak yarın ahirete göç ederse orada benimle arkadaş olacaklarını size müjdelerim" sözleriyle taltif etmiştir. Ebu Hüreyre, Enes İbni Malik, Bilal-i HabeşAbdullah bin Mesud,Rebia İbni Ka'b ashab-ı suffa'nın meşhurlarındandır. Biz Ashab-ı Suffe'den razıyız, verdiğin müjde gereği bizleri, arkadaşlığına kabul et ya Resulullah !..