Birikinti suların bir sel halini alması gibi küçük günahlar da çoğalınca büyük olur. Bunun için, İslam uleması küçük günahlarda ısrar etmeyi büyük günahlardan saymıştır. Zira küçük sayılan günahlara aldırmadan devam edilmesi, iman nurunun kalpten silinmesi gibi bir tehlikeye yol açar. Ayrıca unutmayalım ki! Her günahta küfre götüren bir yol vardır. O günahtan tövbe ile hemen temizlenmedikçe, günaha bağışıklık doğar, mümini hataya karşı vurdumduymaz yapar, cezalara aldırmaz hale getirir. Bu durum ise mümin için bir gaflettir ve şeytanın tuzağına düşmektir. Resul-i Ekrem (sas) veda hutbesinin bir bölümünde ashabına (biz ümmetine) bu tehlikeyi şöyle haber veriyor: "Ey Nas! Haberiniz olsun, şeytan şu beldenizde kendisine ebediyen tapılmayacağını idrak etmiştir. Fakat sizin önemsemediğiniz şeylerde ona itaate devam edeceksiniz (ve) bunlar da onu memnun kılacaktır." (Had. Ans. Kütüb-i Sitte; 1/151) Yerine getirdiği bazı hayırlı amellerine güvenerek küçük günahları, küçük görüp devam edenler bir gün onların etrafını kapladığını görmenin korku ve şaşkınlığı ile uyanırlar. Ebu Eyyub el-Ensarhazretlerinin şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "Kişi vardır güzel mellerde bulunur ve bunlara güvenerek küçük günahları unutur. Allah'a kavuştuğu zaman bu küçük (günah) lar etrafını sarmış olur(Had. Ans. Kütüb-I Sitte; 16/334) Küçük günahların birikerek sahibini helak etmemesi için Resulüllah (sas) bizlere şu ihtarda bulunuyorlar: "Küçük günahlardan sakının. Zira küçük günahların meseli, bir vadiye inen bir cemaate benzer. Onlardan her biri bir çöp getirir. Bu çöplerle yemeklerini pişirirler. Küçük günahlar da böyledir, birikince sahibini helak eder." (Kütüb-i Sitte; 16/334)