Üzeri bol tarçınla süslenmiş sütlü tatlılar, güllaçlar, ramazan ayının olmazsa olmazların.. Bu ilgiyi fazlasıyla da hak ediyor doğrusu. Bu tatlı baharatın Ramazan'da kullanımının artması tıbbi olarak oldukça isabetli. Yoğun ve uzun süreli bir açlığın ardından yemeklere saldırdığımız bu dönemde ortaya çıkabilecek kan şekerindeki tehlikeli oynamaları büyük ölçüde engelliyor bu tatlı ağaç kabuğu. Bir defne türü olan her dem yeşil ve ülkemizde yetişemeyen bir ağaç türü tarçın. M.Ö. 3000 yılında Çin'de hem baharat hem de ilaç olarak pek rağbet görmüş. Avrupa'da ise 18. yüzyıla kadar en pahalı baharatlar arasında yerini korumuş.
Kokusu keskin ve kalıcı, tadı tatlımsı ve yakıcı bu baharat, tanen ve uçucu yağlar içerir. Bunların yanı sıra kabuklarında 'MHCP' adlı bir madde var ki yapılan deneylerde, pankreastan salgılanıp kan şekerimizi düzenleyen 'insülin' hormonu gibi etki ettiği gözlemlenmiş. Beslenme sonrası barsaklardan kana karışan şekerlerin kan dolaşımı içinde kalmayıp hücrelerin içine geçişini artırıyor. Böylece hücreler şekeri rahat rahat kullanıp normal metabolik fonksiyonlarını devam ettiriyorlar. Yani açlığımız 'hücre düzeyinde' giderilmiş oluyor. Ayrıca barsaklardan şekerin kan dolaşımına birden geçmesi tıbben hiç de istenilen bir durum değil. Kan dolaşımındaki fazla şeker, damar içine su çekip damar içi basıncının artmasına, bunun sonucu olarak da damar etrafındaki elastik liflerin zedelemesine yol açıyor.
TARÇIN ÇAYI İÇİN Düzenli olarak günde 5 gram kadar toz tarçın alan şeker hastalarının daha az ilaca gereksinim duydukları gözlemlenmiş, hem de hiçbir yan etkisi yok, o eşsiz tadından başkaşifalı baharatın kullanımını yalnızca şeker hastalarına değil şu uzun Ramazan günlerinde oruçtan etkilenen bedenlere de oldukça yararlı. 10 saati aşkın süren bir açlık sonucu kan şekerimiz oruç tuttuğumuz saatlerde oldukça düşük seviyelere iniyor ve iftarda biraz da fazla yediğimizi varsayarsak, ani kan şekeri yükselmeleri olabiliyor. İftar sonrası, uykuya meyil, baş dönmesi, ağızda kuruluk ve kendini kötü hissetme hali, oruç tutan herkesin başına gelmiştir mutlaka. İftar sonrası içeceğiniz bir fincan tarçın çayı veya atıştıracağınız bir parça tarçınlı kurabiye bu şikayetleri önleyecektir.
Tarçının faydaları bunlarla da sınırlı değil. Sindirim salgılarını kamçılayıcı etkisi var, bu da onu yemek sonrası ideal kılan başka bir özellik. Yemek sonrası alımının bir diğer avantajı da yemeklerle alınan 'kötü kolesterol' ü bir miktar bloke etmesi. Peki nasıl kullanacağız bu kıymetli kabuğu? En yaygın kullanımı kabukların toz hale getirilip baharat olarak tüketim şeklinde olsa da ben kabuk halinde porselen demlikte çay gibi demlenerek içilmesini de öneriyorum. Tarçının, kan şekeri oynamaları üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle, tatlılarda kullanımının kıymeti tartışılmaz. Ancak onu tatlıların dışında yemeklerde de kullanma alışkanlığını edinin. Ararsanız, tarçın kullanılarak yapılmış bir sürü pilav, dolma ve çorba tarifi bulacaksınız. Ama yine de damak tadımı değiştiremem diyorsanız, yemek sonrası birkaç tarçın kabuğu ile isterseniz sade isterseniz de yeşil çaya karıştırarak güzel bir çay demleyip iftar sonrası afiyetle için. Ramazan'da da doğadan faydalanın, sağlıkla kalın.