Geçenlerde evde oturmuş, televizyon kanallarını zaplarken bir TV kanalında takılıp kaldım. Pembe şapkalı, yaşı oldukça geçkin bir hanımefendi konuşuyordu. Adını ne yazık ki seyrettiğim süre içinde yazmadıkları için bilmiyorum ama sivil bir toplum kuruluşu adına oradaydı. Gençlere tavsiyeler veriyordu. "Aman sakın evliliklerinizi bozmayın. Sakın eşlerinizden ayrılmayın" diye büyük bir inanç ve özveriyle evliliği savunuyordu. Buraya kadar bir şey yok. Ben de her zaman evlilik kavramına inanan saygıyla, sevgiyle, aşkla yapılırsa müthiş güzel bir yaşam biçimi olduğuna inananlardanım. Ayrıca, yuva sevgisinin her zaman insanoğlunun beslediği, duygularını yükselttiğini de düşünüyorum. Her şey buraya kadar iyi güzel ama ekrandaki o pembe şapkalı, yaşı oldukça geçkin hanımefendi bir laf etti ki; inanılır gibi değildi. "Aman sakın yuvanızı yıkmayın, evliliklerinizi bozmayın genç kızlarımıza, genç kadınlarımıza sesleniyorum; evliliklerinizi yıkmayın, fedakar olun" gibi sözlere şu söz ekleniverdi birden; "Erkeklerin geninde vardır aldatmak. Bu bilimsel olarak kanıtlanmış bir durum. Aldatır onlar. Siz bilmeyin, görmeyin bu durumu böyle kabul edin." Bu sözler bende derin bir şok etkisi yarattı. Bu söz, böylesine güzel konuşan, üstelik bir sivil toplum örgütü adına konuşan, modern bir Cumhuriyet kadını motifi çizen, yaşı da epey geçkin hanımefendiye hiç yakışmadı. İşte hep bu yanlış kalıplar yüzünden, "Onların geninde var" cümlesi erkeklere güven veren, onları aldatma konusunda cesaretlendiren, yaptıkları bu yanlış davranış şeklini (aldatmayı) haklı çıkartırcasına onları mutlu eden bir cümle. Ben bu cümlenin de, bilimsel kanıtların da karşısındayım. Benim bildiğim ve tanıdığım eşini ya da sevgilisini aldatmayan erkekler var. Hatta geçenlerde Serdar Turgut'un bir yazısını okumuştum. 'İlişkiler ve düzey' başlığı altındaki yazı da bu toplumda evlilik ve ilişkiler konusunda iyi düşünmeye ve diyaloğa ihtiyacımız olduğunu, asıl zor olanın tek bir eş ile ilişkiyi sürdürmek olduğunu ve asıl kahramanlığında bu olduğunu yazıyordu. Yazının tümünü okuyunca 'işte budur' dedim. 'Yaşasın benim gibi düşünen (tabii ki eşim hariç) bir erkek yazar var.' Ve Serdar Turgut'un bu yazısını büyük bir iştah ve keyifle okudum. İşte bilimsel kanıt denilen, sürekli erkeğin geninde var teorisini savunanlara ve o cesaretle çok eşliliğin ateşli savunucusu erkeklere Turgut'un yazısının bir kısmını aktarıyorum. "Hayvanlar ile aramızdaki fark içgüdülerimiz ile gelen davranış biçimlerine düşünerek bazı kırmızı çizgiler koymamızdır. Sosyal Darvinizm kadın-erkek davranışları hakkında daha çok hayvanlar alemini inceleyerek teori yapar. Bu dünyada kadınlar evi yapan, erkekler ise avcıdır. Sperm kızışması döneminde ise avcı başka eşler aramaya çıkar, dönünce de ilk eşini bırakıp gittiği evde bulmayı bekler. Sosyal Darvinizm dünyası ilginçtir. O dünyanın normlarına uyarak yaşamaya çalışan çok sayıda erkek ve kadın var. Bu durum toplumları orman haline getirebilir. Ben orman kurallarından biraz çıkıp ilişkiler konusunda medeni bir diyalog kuralım istiyorum. Aldatmak erkeklerin geninde var! Peki hayvanların mı? Erkelerin mi? Cevap ve yorum her zamanki gibi siz okurlarımın."