Hz. İbrahim ve Hz. İsmail tarafından, Hz. Adem'in attığı temeller üzerine yeniden inşa edilmiş olan Ka'be, aradan geçen uzun yıllar içinde yağmur ve sel sularıyla harap olmuştu Yeniden onarılması gerekiyordu Kureyşliler toplanıp, Ka'be'nin onarımına karar verdiler Gerekli yıkım tamamlanarak temel başlıklarına kadar inildi ve onarım işi, kabileler arasında taksim edildi Herkes elinden geldiğince çalışıyor ve kendi hissesine düşen kısmı onarıyordu Kimisi taş taşıyor, kimi de duvarları örüyordu. Peygamberimiz de onlardan geri kalmıyor, aynı şekilde büyük bir gayretle Ka'be'nin yapımına yardım ediyordu Hatta fazla taş taşımaktan omuzları bile yara olmuştuAmcası Abbas, omuzlarındaki yarayı görünce O'na, "Sen de başkaları gibi ihramını çöz de omuzuna koy, omuzların yara olmasın" dediO da amcasının dediği gibi yaptı İhramını çözüp omuzuna koydu Ancak böyle yapınca vücudu açıldı.. mahrem yerlerinin bir kısmı görüldü Birden yüz üstü yere düştüBayılmıştıBir müddet sonra kendine geldiHemen ihramını alarak vücudunu yeniden örttü Başkaları onun yorgunluktan bayıldığını zannediyordu Hâlbuki O, manevi korumada idiZira; Allah-u Teâlâ, Peygamber olarak seçtiği ve görevlendirme zamanı yaklaşmış olan kulu Hz. Muhammed'in cahiliye Araplarının yaptığı gibi vücudunun açılmasına müsaade etmemişti. Artık inşaat iyice ilerledi Her kabile kendisine ayrılan yeri tamamladı. Sıra Hacer'ül Esved'in yerine konmasına gelmişti O, diğer taşlardan farklı idiİnançlara göre cennetten çıkma bir taştı Kutsal bir değeri vardıOnu yerine koymak ayrı bir şerefti Herkes bu şerefe kendi kabilesinin nail olmasını istiyordu Bunun için Hacer'ül-Esved'i yerine kimin koyacağı konusunda aralarında anlaşmazlık çıktı. Tartışma büyüdü Kılıçlar kınından sıyrıldı Eller bir kan çanağına batırıldıKan dökmek için ant içildi Durum çok ciddiydiVahimdi Durumun vahametini sezen biri Kureyş'in en yaşlısı Huzeyfe bin Muğire Bir fikir attı ortaya çözüm için Yapılan gizli istişareden sonra Mescid'in Safa kapısından ilk girenin hakemliğine başvurulması kararlaştırıldı Ve kararın çok gizli kalmasına yemin edildi. Kararı alan heyet, sabahın erken saatinde Mescid'in önünde toplandı Safa kapısından ilk giren kişiyi beklemeye koyuldu Ertesi sabah, tespit edilen kapıdan ilk giren Hz. Muhammed oldu Bu durum herkesi mutlu etti Sevindirdi Hepsi aynı güven ve aynı sevinç içinde: "İşte bu gelen zat, emindir Biz O'nun hakemliğine razıyız Bu emin zat, Muhammed'dir" diye bağrıştılar. Peygamberimiz, herkesin kabul edeceği adaletli bir çözüm buldu Bir yaygının ortasına Hacar'ül Esved'i koydu. Ve her kabileden seçilen birer temsilciyi yaygının uçlarından tutturarak duvarda konulacak yüksekliğe kadar kaldırttı Bundan sonra mübarek elleriyle alarak taşı yerine yerleştirdi Böylece kabileler arasında ki büyük ihtilaf, bu adaletli çözümle sona erdi O zaman Peygamberimiz 35 yaşlarında idi...