Müminin gerçek kurtuluşu doğruluktadır. Resul-i Ekrem (sas): "Tehlikeyi doğrulukta görseniz de doğruluğu araştırınız. Zira kurtuluş ancak ondadır" (Seçme Hadisler; Shf. 43) buyuruyor. Doğruluğun zıddı, yalan ve aldatmadır. Doğruluktan ayrılıp mümin kardeşini aldatma yolunu seçenler, İslam'dan da, Resulüllah'tan da uzaklaşırlar. Resulüllah (sas) buyuruyorlar ki: "Bize silah çeken bizden değildir ve bizi aldatan da bizden değildir. (Seçme Hadisler; Shf. 43) Doğruluktan ayrılanlar için ne büyük tehlike! Hadis-i şerifte işaret edildiği gibi; doğruluktan sapanlar, Resulüllah'a ve onun davasına silah çekenle aynı kefeye konuyor. Böyle bir gafleti kim kabul edebilir? Mümini doğruluktan saptıran şey, şüphesiz dünyanın geçici menfaatleridir. Buna aldanmamak gerek. Daha doğrusu başkalarını aldattığını zannedenler sadece kendilerini aldattıklarının farkında olmalıdırlar. Zira geçici menfaatleri için hem bu dünyada kazancının bereketini kaçırmak hem de ahiret azabına duçar olmak var. Bu, göze alınabilir mi? Ve kâmil bir mümine hiç yakışır mı? Allah'ın Resulü buyuruyorlar ki : "... (Alıcı ve satıcı) malın ayıbını ve fiyatını gizlediler ve yalan söyledilerse, belki kârları olur. (Fakat) alış verişin bereketini mahvederler. Yalan yere yemin malı sattırır, fakat kazancı mahveder" (Seçme Hadisler, Shf. 47). Sevgili Peygamberimiz buyuruyorlar ki: "Benim için altı şeyi tekeffül edin ( söz verin ) size cenneti tekeffül edeyim:
* Biriniz konuştuğu zaman yalan söylemesin. * Bir vaatte bulunduğunda sözünden dönmesin. * Kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet etmesin. * Gözünüzü yumun ( Harama bakmaktan kaçının ) * Elinizi çekin ( Haramla iştigal etmeyin) * İffet ve namusunuzu koruyun." ( Seçme Hadisler; Shf. 48 )